E-Dergi

Dili çok kötü, bunda çevirinin başarısız olması kadar, bildiğin kadarıyla yazarın genel tarzının da etkisi var. Aslında çok ilginç ve ağır kitap. Sahip olduğumuz 3 benliği ve bunların farklı insan ilişkilerinde (ya da yazarın tabiriyle farklı oyunlarda) nasıl roller aldığını incelemiş. Kısacası konusu çok ilginç ve psikoloji meraklıları için çok uygun, dili ve anlatımı kötü bir kitap.

Sokrates yaşadığı dönemde tanrıtanımazlık, gençleri dinden soğutma gerekçeleriyle suçlanıyordu, ama aslında yaptığı halkın elitlerinin, sözde aydınlarının ne kadar cahil, ne kadar yetersiz kişiler olduğunu onların yüzüne vurmaktı. Kral çıplak diye bağıran çocuk misali bağırdı, hiç susmadı; ta ki zorla susturulana kadar. İşte bu kitap da susturulmasından az önce yine ondan rahatsız olanlara nasıl haddini bildirdiğini örnekleyen çok hoş bir eser.

Yaklaşık 4-5 yıl önce okuduğum, bir gecede bitirdiğim, aslında çok alışık olduğumuz tutkulu bir aşkın anlatıldığı tipik bir Romantik akım romanı. Yalnız kadının toplumdaki rolü, güçlü kadın duruşu gibi konularda da, yazıldığı zaman dikkate alındığında kayda değer mesajları var.

İsmi itibariyle ilgimi çeken, içeriği o dönem yazılmış romanlardan çok da farklı olmayan, tutkulu aşkın nasıl bir alev topuna dönüşebileceğini bir kez daha hatırlatan okunabilir ama okunulmazsa da çok şey kaybettirmeyecek bir roman.

Bir yanda ideal batılılaşmanın biricik temsilcisi Rakım Efendi, diğer yanda yanlış batılılaşmanın temsilcisi Felatun Bey. Kitap daha ismiyle bile aslında çok şey söylüyor. Biri efendi, diğeri ise bey, kitabın yazıldığı dönem dikkate alındığında efendi saygı, bey ise hafif alay içeren bir sözcük olduğu düşünülürse yazarın kimin tarafında olduğunu daha kitabın isminden bas bas bağırıyor.