Toplam yorum: 3.253.774
Bu ayki yorum: 5.800
E-Dergi
cigdema Tarafından Yapılan Yorumlar
Deneyimli gazeteci Mete Çubukçu, Filistin’e ilişkin unuttuğumuz tarihi gerçekleri bir kez daha gündeme getiriyor. Savaşın neden ve nasıl başladığını, nasıl geliştiğini, barış umutlarının ne zaman solmaya başladığını hatırlatıyor. Aynı zamanda ikinci intifadayı bizzat gören biri olarak son aylarda başlayan çatışmaları, gözlemleriyle anlatıyor. Filistin direnişini, canlı bombaları, orada yaşananları anlamak isteyenler için...
Kitapta erkeklerin dilinden anlatılan aşk öykülerinde kahramanlar ciddi bir biçimde aşk acısı çekiyorlar. Ya apartmandaki komşusuna, karısının arkadaşına ya da yakın çevrelerindeki bir kadına âşık oluyorlar. Ama o kadar acemiler ki, bir türlü duygularını doğru dürüst açıklayamıyorlar. Aslında, bazen çok çaba harcadıkları da oluyor. Ama ne yapsalar nafile... Başarılı olamıyorlar. Bu öykülerin kahramanları çoğunlukla da olanaksız aşklar yaşıyorlar. Kimi, annesinin arkadaşına tutuluyor, kimi de evli komşu kadına kur yapmaya kalkıyor. Erkek, hayaller kuruyor, fanteziler üretiyor. Ama çoğunlukla karşılık alamadıkları gibi, aşklarını sadece platonik olarak yaşıyorlar.
Bugüne dek kolayca çıkış yolu bulunamayan çözümsüz görünen sorunlara çıkış yolu bulak ve pek cok aileye yardımcı olmak amacıyla yazılmış bir kitap. Sevginin aile bireylerini
birbirine bağlayan temel unsur olarak öne sürüldüğü 'Kabul Etmenin Özgürlüğü'nün başlıca bölüm başlıkları şöyle: 'Kötü olmayacak kadar iyi olan ilişkiyi bozar',
'Uyum içinde olan mücadele etmez', 'Büyüklük sıradanlıkta yatar', 'Hiddetten hayır gelmez'...
'Keşiş ve Celladın Kızı' adlı romanında, kutsanmak için sabırsızlıkla bekleyen genç bir keşişin Tanrı tarafından verildiğine inandığı sınavı ve trajik sonu anlatılıyor. Aslında romantik ve de tek taraflı aşkın öne çıktığı kitapta o dönem Avrupası'ndaki sosyal yapı ve kiliseye karşı eleştirel tutum da sergileniyor.
Olay Salzburg yakınlarında son derece ürkütücü, kasvetli, neredeyse tecrit edilmiş, içinde kötü ruhların barındığına inanılan bir ormanda ve Berchtesgaden Fransisken Manastırı'nda geçmektedir. Üç Fransisken keşişi 1680Ôde Passau'dan buradaki manastıra gönderilirler. Keşişlerden en genç olanı Tanrı'nın korkusu ve buyruklarıyla yeterince sınanmamış olanıdır. Daha yolculuğun başında kadınların ilgisini üzerinde hisseden bu genç Keşiş, ruhunu dünyevi ve de günahkar düşüncelerle kaplamanın endişesini taşıyor. Aynı zamanda papaz olabilmeyi büyük bir heyecanla bekleyen Keşiş, Tanrı'dan kendisini sınamasını istiyor. Romanın bir diğer önemli kahramanı ise Celladın Kızı.. Babasının mesleğinden dolayı tüm ailesiyle birlikte kilise ve toplum tarafından dışlanmıştır. Tek arkadaşı ise kendisini korumayı görev bilen genç Keşiş'tir.
Fantastik bir roman olan 'Keşiş ve Celladın Kızı'nı , bu türe ilgi duyanlar seveceklerdir
"Soykırımı kabul edelim de, bu sıkıntıdan kurtulalım, hem de Avrupa Birliği'ne tam üyeliğimizin önündeki engellerden birini kaldırmış oluruz" görüşüne karşı çıkılarak hazırlanmış bir kitap olarak dikkat çekiyor. Kendi Hacı Feyyaz dedesi ve Agop Amcası'ndan hareketle onların anlattıklarına kulak veren ve bunları kitap haline getiren yazar kitapta şu satırlarla Ermeni olaylarına ışık tutuyor: "Anneannemin sülalesinden insanlar, Horasan'dan, Ermeni komitecilerin katliamlarından kaçarak, Erzincan'ın Tercan ilçesine kadar gitmiş, canlarını kurtarmak istemişlerdi. Ama, onları oralarda korkunç bir olay bekliyordu.
Ermeni komiteciler tarafından bir mereğe kapatılarak yakılan insanlardan geriye bir tek anneannem ve dayısının oğlu kalmış, tam 123 yakını yanarak can vermişti."