E-Dergi

Birinci ağızdan, otobiyografik roman tadında oluşturulmuş bu eser bir serserinin olumsuzluklara karşın yaşama tutuşunu dile getirmekte. Kaçak tren yolculukları ile oradan oraya giden serserilerin bu eserle nasıl yaşadıklarını, karınlarını nasıl doyurduklarını, nasıl kaçtıklarını, yakalanıp hapiste nasıl yaşadıklarını öğreneceksiniz. Yaşamının ilk dönemleri yoksulluk içinde geçen, okulu bırakan, denizcilik yapan, altın arayanlara katılan ve aşırdı doz uyuşturucudan ölen yazar, bu eserini, yaşamın bir parçasını hayalle harmanlayarak oluşturmuşa benziyor.

Kişisel gelişimin ilk yazarlarından olan Leo Buscaglia sevgiyi çok çok güzel anlatıyor. Bu kitabı okuduktan sonra kendinizi tüm insanlığı sevmeye adayabilirsiniz. Hatta çevrenizdeki bütün nesneleri bile sevebilirsiniz. Amerikalıların nasıl da “biz olmaya” çalıştığını görecek, bizim karakterimize bizim olgularımıza ulaşmak için ne kadar çabaladıklarını gördükçe kendimizden utanacak, batılılaşmayı yanlış anlayıp kişilik değiştirme işlemlerimizin bizlere utanç verdiğini göreceksiniz.

Kitapta, çevresiyle ve toplumla pek fazla teması bulunmayan, ancak zorunlu durumlarda otel dışına çıkan otel katibi Zebercet'in yaşadığı ruhsal sorunlardan sonra intihara yönelişi, hatta sürüklenişi anlatılmaktadır. Saplantılı ruh hali içindeki Zebercet'in hikayesinin anlatıldığı "Anayurt Oteli"nde asıl tema ise Zebercet'in acımasızlığı ve kendine yabancılaşmasıdır.

Bu eserin her diyalogunda yazarın kahramanlara müthiş bir gerçeklik kazandırmasına tanık olacaksınız ve eserin sürpriz sona bitişine… Eseri okurken kahramanlar yerine kendinizi koyacak kimi zaman duygulanacak kimi zaman da kızacaksınız.

İlk sayfasından itibaren insanı temel alıyor roman. Roquentin’ in nesnelere baktığında geçirdiği bulantı krizleri. Sayfalarca o nesneye karşı getirdiği yorumlar. Varoluşçuluk o kadar derin işleniyor ki, kitabı okurken ya da okuduğunuz dönem içerisinde bir bulantı krizine girebilirsiniz .