E-Dergi

Yazarın kanser hastalığından kaybettiği babası ile olan ilişkisini, babasının hastalığının gün be gün onu ölüme götürdüğü süreci ve babasının ölümü akabinde yaşadıklarını anlattığı kitabı birkaç günde bitirdim. 4 yılı geçti babamı kaybedeli. Kitaptaki gibi kanser hastalığından değil, hiçbir rahatsızlığı yokken bir sabah aniden kollarımda vefat etti. Son anlar, son sözler ve son nefes… Hiçbir zaman geçmedi acısı ve geçmeyecek de. İşte bu kitabı okurken yalnız olmadığımı bir kez daha hissettim. Bu evrensel bir acı. Bir dostla muhabbet etmek gibiydi. Babasını delice seven evlatlar için…

Bir anne, bir baba, bir erkek ve bir kız çocuğun olduğu dört kişilik bir aileye kitaptaki tabirler ‘uyumsuz’ bir bebek katılır. Bebek uyumsuzdur çünkü engellidir. Bu bebek ailedeki her bir bireyin hayatını farklı farklı şekillerde etkiler. Kitap önce ağabey, sonra kız kardeş ve son olarak da uyumsuz bebekten sonra aileye katılan ‘sonuncu’ erkek kardeşin gözünden bu engelli bireyin aileye ne kattığını ve aileden neler alıp götürdüğünü anlatıyor. Bu anlatım üçüncü tekil şahıs ağzıyla civardaki taşların gözünden anlatılıyor. Olağanüstü çarpıcı bir hikaye değildi ancak okumanızı tavsiye ederim.

Öncelikle Kemal hocanın yazıları, kitapları, radyo programları veya sosyal mecralardaki video programları ile sık sık hemhal olanlardan iseniz bu kitapta ekstra bir şey bulamayacağınızı belirtmek isterim. Kemal hocam farklı konularda kendine has samimi ve edebi üslubu ile 4-5 sayfa süren denemeler kaleme almış ve bu denemeler kitaplaştırılmış. Kitapta yer alan denemeler genelde bir konu bütünlüğüne sahip değil. Kitap birkaç günde bitirilecek kadar akıcı. Mutlaka okunması gerekiyor diyemem. Kemal hocamın çok daha iyi kitaplarını okumuştum.

İki dost, tek taraflı bir hesaplaşma. Daha doğrusu on yıllarca içinde kalanların kardeş gibi gördüğün ancak sana ihanet ettiğine inandığın bir adama karşı haykırılması. Biri sırtından bıçaklandığına inanmış bir diğeri ise sessizce bu iddiaları göğüslemiş iki adam. Okurken odanın içerisinde köşede bir sandalyeden yaşananları izledim sanki. Çeviri zaman zaman yetersiz kalsa da kitabın genelini etkilemediğini belirtmek isterim. Tavsiye ederim.

Cengiz Aytmatov’un iki kısa hikayeden oluşan kitapları ünlüdür malum. Yine bu şekilde yazılmış bir kitap. Yazar bozkırın en güzel betimlemelerini sunuyor yine okuyucuya. Karakterlerin analizleri ve geçmişlerine ilişkin bilgilendirmeler insanı hikayelerin içine çekiyor. Evet belki okuduktan birkaç hafta sonra unutuyorsunuz ama damağınızda çok güzel bir tat bırakıyor. Tüm kitapları gibi yazarın bu kitabı da okunmalı.