Toplam yorum: 3.253.600
Bu ayki yorum: 5.625
E-Dergi
AZRA SARIMEŞE Tarafından Yapılan Yorumlar
İçinde bulunduğumuz şartlar mı bizi biz yapıyor, şartlar farklı olsa daha farklı karakterlere bürünür müydük. Çocuğuna sevgi göstermemenin bahanesi olabilir mi mesela. Ya da maddi ihtiyaçları fazlasıyla karşılamak şımarmasın diye ruhunu doyurmamayı affettirir mi? Babasız büyüyen üç kadın, aynı kaderi yaşayan üç kuşak. Güçlü kadın olmayı sevgisini göstermeyen kadın olmak sanan kadınların çocuklarında oluşturdukları travmalar ve eşlerine olan bağımlılıkları. Bağlılık gereklidir ama bağımlılık sadece bize değil en yakınlarımıza da zarar verir. Sevgi göremeyen her çocuk, anne olduğunda kendi çocuğunu sevgisiz bıraktı. Ebeveynlerden biri yeterince ilgilense de diğerinin açığını kapatamadığını görüyoruz romanda. Etkileyici merak uyandırıcı ve kimi zaman çok heyecanlandırıcı. Karakterlerin sevginin iyilestirici gücünü gözardı edip güçlü olmak adına birbirlerini sevgisizliğe ve yalnızlığa mahkum etmelerine anlam veremiyorum. Kitap çok güzeldi ve şiddetle tavsiye ederim.
Dikkat dikkat! Canınız çok tatlıysa bu kitabı okumayın çünkü bu öyküler canınızı acıtabilir. Sizi sizden alıp geçmişinize ya da acılarına şahit olduğunuz hayatlara ve ölene kadar aramızda diye verdiğiniz sırlara götürebilir, gerçeğinize rüya karışabilir, hezeyana ugrayabilirsiniz, bazı anılarınızı şeytan alıp götürebilir ve size külleri kalabilir. Ufak bir poster meselesi yüzünden saçlarınızı yolabilir, uydurduğunuz yalanlar yüzünden susabilirsiniz ve en sonunda Saniye gelinin Umay anasını sürekli çağırması gibi siz de kendi kurtarıcınızın adını sık sık zikredebilirsiniz. Cok begenerek okudum tavsiyemdir...
Ölümcül bir hastalığa yakalanana kadar işinde başarılı hayatında bazen sorunlar olsa da genel olarak mutlu olan ivan ilyiçin önceleri iyileseceğine dair inancı olsa da o kadar çok doktora görünmesine rağmen bir tanısı bile konulamayan hastalığın sonunda onu öldüreceğini kabullenir. Ölümle yasam arasında geçirdiği aylarda yaşamam gerektiği gibi yaşamadıysam diye düşünerek belki de yaşadığı hayatın yaşaması gereken hayat olup olmadığını sorgular. Ivan hasta yatağında ölmek istemediğini kendi kendine haykırırken karısının ve çocuklarının gündelik hayatına devam etmesi beni hasta açısından üzdü, aile açısından bakınca da belki olması gerektiği gibi davranıyorlardı çünkü onlar için devam eden bir hayat vardı. Hayatımızı ne kadar boş şeylere heba ettiğimizi düşündüren benim en çok etkilendiğim kısım perde yüzünden ölüme gittiğini düşündüğü kısım oldu. Çok güzeldi herkese tavsiyemdir.
Adı soyadı Mitat Karaman, eksik olan hayatındaki acizliklerin kendisi dışında gelişen talihsizliklerden kaynaklandığını hatırlatan çok sevdiği harf olan h'siz Mitat Karaman. Lüzumsuz ama zararsız da, bir kahraman değil hatta figüran bile değil, beceriksiz, ne yumurta kırar ne portakal soyar, kabuğu tamamen kapalı antep fıstığını bile açamaz, tarağın ne işe yaradığını bilmez, olmadık zamanlarda ayakkabılarının çözülen bağcıklarına takılıp düşer, daha dünyaya gelişi zaten zincirleme yanlışlıklarla dolu. Mitat yaşamayan sadece var olan bir karakter, bu özellikleriyle kendisini vücutta ne işlevi olduğu bilinmeyen alınsa vücutta yokluğu hissedilmeyecek olan ve arasında çok büyük duygusal bağ kurduğu apandisite benzetiyor. Bir gece kapı otomatınım düğmesine basmasıyla o işlevsiz, yararsız ve zararsız, fosil gibi sadece var olan Mitatın hayatı değişiyor ve macera başlıyor. Okurken çok keyif aldım tavsiye ederim. Yazarın kalemine sağlık.
Kadın sünneti kulaktan dolma bilgilerle bazı yerlerde var olduğunu bildiğimiz bir uygulama. Ama maruz kalan çocukların nasıl canlı canlı kesilip acı çektiğini, sünnet sonrası, hayatlarında en temel tuvalet ihtiyaçlarını giderirken bile ömür boyu nasıl acılar çektiklerini, onların sünnetle kadın olduklarını, acıdan ve korkudan şok geçirdiklerini, bazılarının kanamadan ya da enfeksiyondan öldüklerini bilmiyordum. Kıyafetimize uygun ayakkabı için biz sehir sehir dolaşırken bilmem kaç yaşında giydi ilk ayakkabısını çölde yılanların akreplerin dikenlerin arasında çıplak ayakla dolaşan Waris ve Waris gibi çocuklar. Oysa biz eltimizin nişanında giydik diye görümcemizin düğününde giymiyoruz aynı elbiseyi. O pantolonla o kazak olmuşmu diyoruz. insanlık adına gerçekten bazı şeyler hiç olmadı, olmamaya da devam ediyor.