Toplam yorum: 3.086.814
Bu ayki yorum: 6.501

E-Dergi

aredhelmelwasul Tarafından Yapılan Yorumlar

26.01.2021

Devlet-i ‘Aliyye serisinin üçüncü cildi Köprülüler Devri’ni diğerleri gibi keyifle ve bol bol altını çizerek okudum. Bu ciltte kargaşa içinde olan devletin Köprülü ailesinin sert ıslahatlarıyla toparlanışını , Kırım-Karadeniz ve Orta Avrupa sorununu ayrıntılı biçimde okuyoruz. Köprülü Mehmed Paşa ile başlayıp , Osmanlı’nın çöküş göstergesi Karlofça Antlaşması ile geniş bir perspektiften bakarak 17 ve 18. yüzyılı anlayabiliyoruz. Tarihçilerin Kutbu ve Şeyh'ül Müverrihin olarak gösterilen Halil İnalcık’ın her eserinin okunulması gerektiğini düşünüyorum .
18.01.2021

1877 yılında yayımlanan Turgenyev’in son romanı Ham Toprak , Rus toprak reformunu ve çarlık karşıtı bir grup gencin devrim çalışmalarını merkeze alan bir klasik. Turgenyev’in son romanı olması dolayısıyla sağlam temellere oturmuş bir konu ve olay örgüsü var. Kimisi soylu toprak sahipleri kimisi öğrenci farklı karakterlere fakat ortak bir amaca sahip olan , Rus köylüsünü uyandırmak , özgür ve eşit bir Rusya yaratmak isteyen bir grup gencin kendi inandıkları yoldan davaya hizmet etme çabalarını ve akıbetlerini okuyoruz. Dostoyevski ve Tolstoy tarafından Batı hayranı olmak ve ana vatanına nüfuz edememekle eleştirilen Turgenyev , Ham Toprak romanında da devrimi Rus köylüsünün içine inmeden ele almış. Ana karakter Nejdanov’un gayrimeşru bir çocuk olmasının karakter gelişimine etkisi , Rus köylüsünü tanıdığında davaya olan inancını yitirmesi ve melankolisi çok iyi yansıtılmış.
05.01.2021

Kitap iki gezegen üzerine kurulu ; Anarres ve Urras. Anarres devrimci Odo’nun ideolojisini benimseyen mülkiyetin , makamların olmadığı paylaşma ve çalışma üzerine kurulu , kaynakları oldukça sınırlı tozla kaplı anarşist bir gezegen. Urras ise kaynakları oldukça bol olmasına rağmen büyük sınıf farklılıkların olduğu , erkeklik kavramının şişirildiği arşist (devletçi) bir gezegen. Gezegenlerin , devletlerin , insanların birbirlerine ördüğü duvarları , gerek kamuoyunun gerekse yönetimlerin uyguladığı diktayı , birey olabilmenin , özgürlüğün bedelinin anlatıldığı çok değerli bir eser.
24.12.2020

Pazartesi ya da Salı , Virginia Woolf’un otuz beş yıllık zaman diliminde kaleme aldığı hikayelerinden oluşuyor. Romanlarını okuyup , üslubuna alıştığınız zaman okumanızı tavsiye ettiğim bir eser. Woolf yoğun ve içinize sis gibi yayılan okumalar sunan bir yazar. Diğer eserlerinde sıklıkla ve ustalıkla kullandığı bilinç akışı tekniğinin izlerini hikayelerinde de görüyoruz. Hikayelerin yazılış tarihlerine göre sıralanmasını çok sevdim , tanıdığımız Woolf’un oluşumunu ve tekniğinin gelişimini görmek açısından oldukla etkili olmuş. Sanırım Woolf , hayatımın farklı zamanlarında okuyacağım , artık tanıdığım bakış açısı ve bir parçası da benim olan dünyasından her zaman keyif alacağım bir yazar. Bilincin ulaşılmazlığını , varoluşumuzdan itibaren süren mistik yanını , insanın bilincinde bulduğu ‘varolma anlarını’ hissettiren ve okuru da zihninin derinliklerine yönlendiren Virginia Woolf eşsiz bir kalem..
02.12.2020

Japon edebiyatından okuduğum ilk yazar olan Yukio Mişima sansasyonel ölümü , eşcinselliği ve milliyetçi hareketleriyle tanınıyor. Samuray kökenli bir aileden gelen Mişima katı geleneklerle büyütülmüş. Hayatı boyunca tutkuları ve ölümü kurcalayan Mişima , Aşka Susamak isimli romanında Etsuko’nun mutsuz evliliğini , kocasının ölümüyle birlikte kayınpederinin evine yerleşmesini , kayınpederiyle çarpık ilişkisini ve evin hizmetçisi Saburo’ya olan saplantılı aşkını okuyoruz. Yazarın inanılmaz bir içsel farkındalığı sahip olduğunu ve bastırılmış his ve düşünceleri saptamada başarılı olduğunu düşünüyorum. Cümlelerin betimlemelerle canlanmasının yanı sıra oldukça sezgisel bir okumaydı da benim için. Saplantılı arzu ve sarsıcı şiddetin cisimleştiği bir kitap. İnanılmaz keyif alarak okudum.