E-Dergi

Hani bazı kitaplar vardır gözleriniz yanana kadar okumak istersiniz. Hadi bir sayfa hadi bir sayfa daha derken bir bakmışsınız bitmiş. Sonra oturur ağlarsınız ya niye bitti keşke hep sürseydi diye... İşte tam da bu kitaptan bahsediyorum, bir zamanların efsane dizisi Leyla ile Mecnun’un kitabından. Kitabı okurken her cümlede karakterler aklınıza geliyor ve öyle yadırgamıyorsunuz ki absürt cümleleri. Hayatımda ilk defa bir kitabı okurken katıla katıla güldüm. Çok klişelerim vardı benim. Kitaba da gülünür mü yaaa derdim. Hem de ne gülünürmüş. Kitabı okumak isteyenler için, diziyi izlemeden kitaba başlamayın derim. Çünkü kitap öyle edebi bir dille değil baya konuşma ağzıyla yazılmış. Bu nedenle de karakterleri özümsemeden kitabı okursanız size garip gelebilir. .

Alman edebiyatının klasiklerinden deniyor ama 143 sayfa olmasına rağmen benim elimde günlerce süründü. Aslına bakarsanız bir masal tadında yazılmış doğa üstü güçler vs filan ama beni bir türlü saramadı. Belki de çevirisinden ötürü bilemiyorum. Kitapta aslında anlatılmak istenen bazı zamanlarda insanların bazı şeylere körü körüne inanması ve bunu Tutku, saplantı haline getirmesi gerçekleri görememesi. Günümüzde yaşadıklarımızı düşündüğümüzde ne kadar da tanıdık bir durum değil mi? .

Nilay Örnek aslında bir gazeteci. Bu kitabında da hem çalıştığı dönemlerde gazetelerde yayınlanmış bazı yazıları mevcut, hem de hiç paylaşmadıkları. Bu kitabın türüne deneme demek ne kadar doğru bilemiyorum ama denemeyse de iyi ki denemiş. Okurken zaman zaman evet işte aynen ben de böyle hissediyorum dediğim, güldüğüm, düşündüğüm üzüldüğüm zamanlar oldu. Keyifle okuyabileceğiniz kitaplardan

Yazar daha kitabın en başında bu kitap bir kişisel gelişim kitabı değil kişisel kabul kitabıdır diyerek kitaptan beklentilerinizi doğru yöne doğru yönlendiriyor. Yazarın da dediği gibi müthiş bir aydınlanma ve değişim yaşamadım ama zaten yaşamayı da beklemiyordum. Kişisel gelişim kitaplarının en büyük handikabı çok büyük beklentilerle başlatıp sonunda da hayal kırıklığı yaratmasıdır. Yazarı bu handikaba kapılmadığı için ayrıca tebrik ederim. Mutlaka okunmalı mı, yooo. Okursanız iyi gelir mi, kesinlikle evet. Karar sizin.

Zülfü Livaneli, hem kişiliğine hem de kalemine hayran olduğum bir insan. Huzursuzluk kitabında da önyargıyı, ırkçılığı içimizi yara yara kanata kanata öyle güzel anlatıyor ki... Ortadoğu’da yaşanan bu gerçekleri okurken böyle orta yerinize birşey oturuyor ve gitmiyor. Harese kelimesinin anlamı belki de insanoğlunun tek tanımı... Mutlaka okumanız gereken kitaplardan biri.