E-Dergi

ilkokul yaş çocuğu acımasızlığını ve "çocuk"un dürtü kontrolünün olmadığını ve ulaşabilceği tahlike byutunu çok iyi işlemiş. üslup olarak çocuk kitabı gibi olması yeişkin okuyucuyu biraz sıkıyor olsa da okunmalı. insan varsa vahşet vardır, insan yoksa vahşet de yoktur...

uzun süredir almak ve okumak için zaman kolladığım kitabın tam da alacağım zaman kitapyurdunda tükenmiş olduğunu görünce çok üzüldüm. şırnak'ta mecburi hizmet yapmakta olduğum için olmayan kitapçılarda da böyle ender bir kitabı bulmak hiç mümkün değildi. uzun zamandır mecburi hizmet için saklamıştım halbu ki, başka zaman okuduğumda keyfinin azalacağını düşünmekteydim. istanbuldan bir arkadaşıma rica ettim, buldu ve gönderdi. heves ve heyecanla başladım hemen okumaya. kendimi mecburi hizmette olduğum için sürekli urfe ile özdeşleştiriyordum. etrafımda da conchis olablecek tipleri kolluyordum. kitap uzun ve sıkıcı betimlemelerine rağmen kurgu olarak çok güzel. her bir bölümde sonuca yaklaşıyorum diye sevinirken, aksine bilinmezlerin sayısı artmaktadır. her bir soru işareti ile birlikte conchis urfe ile birlikte okuyucununda aklıan okkalı bir tokat atar. bütün düşünce sistemlerini yerle yeksan eder. sonra yeniden tokatlayabilmek için tutar ve fütursuzca ayağa kaldırır okuyucusunun dimağını. kitap çok uzun ama bitmesin istedim. hatta sona yaklaşırken şaşkınlığım bir yana üzüntüm de çoğaldı. bittiği zaman da kalakaldım ortalıkda. conchis, nicholas urfe'nin bütün düşünce ve inanç sistemlerini ele geçirmiş ve devreden çekilmiştir, çünkü urfe artık otonomi kazanmıştır ve conchis'e daha fazla gerek yoktur. bir nevi otomatik portakal olmuştur urfe. tadına doyulmaz bir serüven...

fowles'in başyapıtlarından. mükemmel bir sosyapat çözümlemesi yapılmış. birinci bölümde ferd clegg'in penceresinden şahit olduğumuz olayları ikinci bölümde kurban miranda'nın penceresinden izleriz. fred o kadar patolojik bir karakter ve aşıktır ki sevgilisine yaptıklarına her zaman geçerli bir bahanesi vardır kendince. ama olay miranda penceresinde çok farklıdır ve caliban adını verdiği sosyopat clegg'in elinden kurtulabilmek için her yolu denemektedir. koynuna girmeye bile razı olur fakat, patolojik aşık clegg'e asla yaranamaz. tahliller müthiş. roman sonu itibariyle okuyucunun yüreğini burkar, hatta paramparça eder ve 3-5 gün romanın etkisinden kurtulamaz okuyucu. toplumda bulunan sosyopatların varlığını ve en önemlisi de kendi içindeki sosyopatın varlığını sorgulamaya başlar. bu adam çılgın!!

elif şafak'ın ilk okuduğum kitabı. önceden kafamda oluşmuş kötü ön yargıları yıkan, biçim, konu ve üslup olarak başarılı bir kitap. dilinin akıcı olması ve kurgusunun sıradışı olması nedeniyle hemence bitiverir ve geriye hoş bir tat bırakır sadece.

kitap çok kısa ve çok dar bir zaman diliminde geçiyor olay. fakat olay örgüsünden çok yaşama dair yapılan tespitler ve irdelemeler çok müthiş. fazla beklentiye girilmeden okunulduğu takdirde okuyucu daha fazla keyif alabilir. tabi kitap bittikten sonra başlayan bir de sorgulama süreci olacaktır.