Toplam yorum: 3.253.599
Bu ayki yorum: 5.625
E-Dergi
kurkmantolumelo Tarafından Yapılan Yorumlar
Adem ile Havva’nın birbirini tanıma sürecini, ilk meraklarını, anlaşmazlıklarını ve sonunda doğan sevgilerini günlükler aracılığıyla aktarıyor. Bu çiftin dünyayı ve birbirlerini keşfederken yaşadığı şaşkınlıklar, aslında insan doğasının en saf hâline dair ince bir mizah ve derin bir gözlem içeriyor. Kitap, yalnızca bir aşkın ya da başlangıcın öyküsü değil; aynı zamanda kadın ve erkek arasındaki farklılıkları ve bu farklılıkların nasıl bir uyuma dönüştüğünü de gösteriyor. Yazarın mizahi üslubu sayesinde Adem’in biraz sersem ama iyi niyetli tavırları ile Havva’nın meraklı ve duygulu yaklaşımı arasındaki karşıtlık hem gülümsetiyor hem de düşündürüyor. Yani okurken diyorsunuz ki “o günden bugüne hiçbir şey değişmemiş!” :) Son sayfalara doğru bu eğlenceli hava, yerini yavaş yavaş duygusal bir derinliğe bırakıyor. İki ayrı cins, ikisi de aslında birbirine muhtaç hem de ikisi de birbirini tamamlıyor. Bu kitapta da bunu görüyoruz.
Yazardan okuduğum ikinci kitap. Osman çok şahsına münhasır bir kitaptı. Bu öykü kitabında ise yazar -bence- tamamen kendi hayatından kesitleri sunmuş bizlere. Abisinin ölümü onu çok derinden etkilemiş ki abisinden bahsettiği kısımlarda benim de gözlerimi doldurdu. Benim de abim var ve kız çocukları için abi demek sonsuz bir güven demek. Onu hastane odasında hayal etmek bile dehşet verici.
Yazarın bana kalırsa en önemli yanı zaman zaman hepimizin yaşadığı derin duyguları basit cümlelerle ifade edebilme yeteneği. Ve tabii ki mizahi üslubu. Hepimiz aşk acısı çekmişiz; benzer şeyler hissetmişizdir. Ama bunu bir başkasının da yaşadığını görmek insanı mutlu ediyor. Edebiyat zaten bunun için çok güzel. Bu tarz kitaplarda bu tanıdıklık halini görmeyi seviyorum. İlerleyen zamanlarda üçüncü kitabını da okuyacağım. Çapraz okuma yapmak veya ara ara açıp okumak için çok ideal.
Sinemacı olma hayali ile başlayan ve sonunda “sansürcü” olan bir adamın hayatını yalnızca bireyin hikayesi olmaktan çıkaran aynı zamanda modern şehir insanının içsel sıkışmışlığını, belirsizliklerle örülü yaşamını ve kendi gerçekliğiyle yüzleşme çabasını anlatan romanımızın dili sade olmasına rağmen yoğun bir anlatıma sahip. Yazar, okuru rahatsız etmeyi, düşündürmeyi ve kendisiyle yüzleştirmeyi seven biri-imiş. Kitap boyunca karakterin sanrıları gerçeklikle olan ince bağı beni rahatsız etmeyi başardı. Yani kitap amacına ulaştı ancak her okura hitap edeceğini düşünmüyorum. Haruki Murakami sevenler şans versin.
Yıllardır İnce Memed ile ilgili korkularım vardı. Çünkü herkes Yaşar Kemal’in betimlemelerini, kendine has bir üslubunu anlatır, bu kitaptan bir başyapıt olarak bahseder velhasıl övdükçe överlerdi. Bugün bu kitabın son sayfasını kapattığımda kendi kendime “haklıymışsınız be! Hakikaten haklıymışsınız!” dedim… Yaşar Kemal müthiş bir kalem! Benim haddime değil burada Yaşar Kemal güzellemeleri yapmak fakat biz gerçekten onu anadilinden okuyabilen insanlar olarak çok şanslıyız.
İnce Memed, zulme karşı başkaldıran herkesin kahramanı; sadece bireysel değil toplumsal bir direnişin sembolüdür aynı zamanda. Üstadın uzun uzun betimlediği Çukurova’yı görmüş gezmiş kadar olduk. Bu yönüyle bile takdire şayan bir eser. Nasıl anlatsam bilemiyorum. Memed ile birlikte aşık olduk, dağa çıktık, eşkıyalık yaptık, kan pusuya düştük kah yaralandık, en son onunla terk ettik diyarı.. tüm bunları tek başına başarabilen bir romanı hangi sıfat ile niteleyelim? Okuyun, okutun.
Canım Şerif hocam, hasret giderdik uzun uzun sohbet ettik sanki. Kendisiyle tanışma fırsatım da olmuştu bu yüzden kitabını okumakla kendisiyle sohbet etmek arasında hiçbir fark yoktur, dinleyenler bilirler. Bir de tür olarak “kişisel gelişim” konu başlığı altında yer alıyor kitap ama o bildiğiniz içindeki enerjiyi evrene yolla saçmalıklarından değil. O yüzden ilk kez okuyacakları uyarmak gerekiyor. “Dikkat! Yüksek derecede güzel örnek, saygı, sevgi ve etik barındıran bir kitap! “
Emek, bilgi, iş kalitesi, girişimcilik, planlama, ekip, etik, eylem ve tutku konu başlıklarıyla bize “at şu adımı” diyor. Bir de Şerif hocamın ironilerini ekleyin. Nobel Orhan, Ahmet Ümit, Sunay Akın bir adada… Karadeniz fıkrası gibi daha ilk anda kahkahayı basıyorsunuz :) Bizim toplum olarak ihtiyacımız olan ne varsa paket şeklinde bu kitapta, üstelik örnekleriyle. Okuyunuz efendim