Toplam yorum: 3.253.599
Bu ayki yorum: 5.625

E-Dergi

Freezey Tarafından Yapılan Yorumlar

19.06.2003

Yakup Kadri'de çok rastlanan toplum çürümesi karşında direnmeye çalışan milli mücadele ruhunun romanıdır Sodom ve Gomore. Romanın adından da anlaşılacağı üzere, yazar, ahlaki çöküntü içinde bulunan, işgal edilen İstanbul'a Tanrının gazabına uğrayacak bir şehir olarak bakar. Romandaki kahraman ise bu çıkarcı ve seks buhranları geçiren doyumsuz erkekli kadınlı çevreye tiksinmeyle bakar ama yine de bu çevreden kendini alamaz. Kurtuluşun birgün geleceğine inanan ama harekete geçmeyen yada yazara göre geçemeyen kahramanımız gösteriş meraklısı ahlaksız bir genç kıza tutulmuştur. Karşılıksız aşkı milli mücadele ruhundan bile üstün tutan kahramanımız, aynı zamanda aşkın geçici olduğunu ve ölümsüz olmadığını romanın bitişinde anlar. Yazara göre aşk bir rastlantıdır ve bizi içine hapseder, kaçınılmazdır, mantıktan uzaktır. Samimi, gerçek Milli Mücadele ruhu ise ebedidir ve bizi her çeşit bozgundan korur. Bize bir ahlak dersi veren bu gerçekçi romanın okunmasını aydınlanmış zihinlere tavsiye ediyorum.
19.06.2003

Yakup Kadri'nin yazarlık ve düşünüş açısından en olgun eseri olan Panorama'nın edebiyat çevrelerince yeterince ele alınmayışı gerçekten de hayret vericidir benim için. Kitap gerek muhteva yönünden gerekse de zaman açısından bize yazarın hayatının ve ideal dünyasının bir özetini verir. Kitapta savaş sonrası yıllardan çok partili döneme kadar uzanan bir zaman yelpazesi detaylı ve gerçekçi bir yönden ele alınmıştır. Ele alınan kişi sayısı bakımından oldukça fazla olan ve yazarın olaylar arasında birebir bağlantı kurmadan olayların dolaylı olarak birbirlerine bağlandığı bu roman başta sıkıcı gelen ama olaylar birbirlerine bağlanmaya başladığı vakit elinizden bırakamayacağınız bir kitap. Yakup Kadri'nin tüm romanları gibi bir tez romanı olan kitapta geçen mektuplaşmalara bakarak yazarın konuya ne kadar hakim ve konu hakkında ne kadar derin düşündüğünü görebiliriz. Geçen olayların dışında bu mektuplaşmalar, diyebilirimki, bizdeki Milli Mücadele ruhunu taşıyan aydınlardaki fikir çatışmalarının özeti gibidir.
19.06.2003

Yakup Kadri üzerinde çok durduğu bir konuyu, sosyal çöküntüyü anlatır bu romanda. Batı hayranlığı ve batı taklidi yaşam Tanzimatla girer hayatımıza ve ağırbaşlı, terbiyeli eski Osmanlı beylerini siler toplumdan. Çünkü onlar yeni nesil için iç sıkıcı, detaycı ve çok "kibar"dırlar. Yeni nesil bu Batının hayatımıza soktuğu "hürriyet" kavramını benimser, ama tamamen bu "Osmanlı Beyliği"ne bir karşı çıkış, bir nefret uğruna. İnce ve ahlaki değerlerde detaycı eski anlayış Batı etkisinde yetişen genç beyinlerde bir tepkiye yol açar ve bir mazi olur. Bu türden bir yokoluş aslında tüm toplumlarda görülen bir sosyal olay olmasına karşın yazar bu değişimi gerçekçi bir tarzde eleştirir : "Kanlarımızı şarap diye içmeye ve kendi gözyaşımızın tuzundan yapılmış yemekleri afiyetle yemeğe başladık..."
19.06.2003

Yakup Kadri'nin milli savaş yıllarında üstlendiği görevi ve peşinden yürüdüğü, daha doğrusu koştuğu, "Türk İnkılabı" idealine bakınca onun Atatürk'e paslanmayan zincirlerle bağlanışına ve yine onun bu güttüğü dava uğruna Atatürk'ü kendince "Üstün İnsan" olarak tanımlamasına dayanarak böyle bir biyografiyi "objektif" olarak yazması, kendinin de itiraf ettiği üzere, imkansız denebilir. Atatürk'ün ahlaki değerleri yanında üstün siyasi ve askeri kabiliyetlerinin de yer bulduğu bu kitapta, Yakup Kadri, kendi döneminin aydın kişiliğiyle Atatürk'ü tam manasıyla kusursuz bir lider olarak görmüş ve onun şahsiyetinde Türk milletini yüceltmiştir. Atatürk'ü ve davasını Türk milletinin maneviyetıyla birleştirmeye çalışmıştır, böylelikle bugün "imkansızı başarmak" diye tanımladığımız bağımsızlık zaferimizi sağlam bir temele oturtup bu zaferi psikolojik tahlillerle resmetmeye çalışmıştır. Yeni nesil Türk aydınlarına, ruhta ve fikirde Atatürkle beraber olan her kesime bir belgesel niteliği taşıyan bu kitabın okunmasını tavsiye ediyorum.