Toplam yorum: 3.253.600
Bu ayki yorum: 5.625

E-Dergi

Freezey Tarafından Yapılan Yorumlar

27.12.2003

Yazarın da dediği gibi bir anı kitabı gibi kaleme alınmış ve sanki bir roman havası içinde anlatılıyor ITC'nin hayatı. Ama dikkate değer bir yanılsama olduğu göze çarpıyor hemen. ITC yılları ITC mensuplarının gözüyle anlatılmış ve kaleme alınmıştır, tarafsızlığı sonuna kadar tartışmaya açıktır. Yazılan şeylerin hepsinin doğru olmasının yanında eksik yönleri de var. Mesela ITC'nin o destansı kahramanlıklarının dayandığı temel gaye, biricik amaçları olan milliyetçilik idealidir. Fakat ITC o kadar büyümüş o kadar kök salmıştırki bir baskı havası oluşmuştur, bunu da kimse inkar edemez. Bu yüzden de büyük cemiyeti korumak amacı biricik ideallerinin de ötesine geçtiği zamanlar olmuştur. Atatürk'ün de dediği gibi din ile siyaset yapılamayacağı gibi(31 Mart olayı), milliyetçilik idealinin arkasına saklanıp da siyasi bir teşekküle güç ve kudret kazandırmaya çalışmak ve sonra da bu gücü ve kudreti yine sırf bu siyasi teşekkülü korumak için kullanmak tamamıyle demokrasiye aykırıdır ve kabul edilemez. Yapılanlar elbette yine o devrin şartlarına göre değerlendirilmelidir, bunun için herkese Yakup Kadri'nin Hüküm Gecesi'ni de okumalarını tavsiye ediyorum. Bu siyasi roman Taylan Sorgun'un eserini tamamlayıcı mahiyettedir. Yazdıklarım yanlış anlaşılmasın, her Türk vatandaşı gibi benim de görevim siyasi tuzaklara düşmemek için tarihimizi iyi öğrenmektir. Doğruların yanında yanlışlar da yapılmıştır elbette, ama acaba ders alınmış mıdır? Önce doğru ve tarafsız eleştirmeyi öğrenelim ve hepimiz kendimize şu soruyu soralım, acaba bunlardan ders alınmış mıdır? Hala benzer siyasi kavgaların alıp başını gittiği ülkemizde ne yazıkki bu soruya kimse 'alınmıştır' diyemiyor ve diyemez de.
27.12.2003

Hüküm gecesi bir siyasi romandır. Yakup Kadri Ahmet Kerim'i kendi kişiliğiyle birleştirmiş, gerçek kişi ve siyasi olaylara yer vermiştir. Devrin siyasi çatışmaları, jurnaller, sürgünler ve siyasi cinayetlerinin halkın ve münevver kesimin üstünde yarattığı korku ve endişeyi psikolojik tahlil sayılabilecek bir türde yansıtmıştır. Ahmet Kerim gençliğinin ikbal mücadeleleri uğruna heba oluşunun sorumlusu olarak yine kendini suçlar ve kişiliği ondan hesap sorar. Verilmek istenen mesaj açıktır, siyasi çıkar milli iradenin bile ardına gizlenebilir. Ahmet Kerim işte bu ikilemin yarattığı bir sonuç olarak şeklen muhalefet, ruhen ise ittihatçı kimliğine bürünür. Yakup Kadri romanında Ahmet Kerim'i bu ikilik yüzünden yargılar fakat roman iyi anlaşılırsa suçlu olan tarafın halk yada idealler değil, ittihatçı olsun muhalefet olsun siyasi ikbal peşinde koşanlar olduğu görülür. Yakup Kadri'nin realizmde ileri gittiği bir romandır, o kadar ki, gerçekte yaşadığı olayları birebir yasıtmıştır.
29.07.2003

Füruzan Mesaadet Hanımla ölümsüzleştirdiği eski dönem burjuva aristokrasisinin kendi kendini yok etmesini anlatır bu uzun hikayede. İlk gençlik yıllarının saf aşkı onda kapanmaz yaralar açar çünkü onu ilk öpen ve hayatta tek aşık olduğu Rüştü Şahin Anadolu Savaşı'nda ölmüştür. Onun için hayat bundan sonra kurtuluş zaferinin de kazanılmasıyla bambaşka bir hal alır. Kendini ailesini onurlandıracak bir hanımefendi olmaya adayan Mesaadet Hanım kendi özünden benliğinden o en güzel duyguları ve eski anıları silmeye çalışır. Bir anlamda tam bir asil kızı olmuştur menekşe gözlü güzeller güzeli Mesaadet. Ama bu acılı aşk hikayesi onu yetmişinden sonra tekrar eski bir telgrafın bulunmasıyla yakalar ve hayatında yaşadığı ve yaşayacağı tek ve en değerli hatıra olarak bu aşkı her an anar. Füruzan'ın bir anlamda maddeye hayat veren eşsiz tasfirleriyle süslediği hikayede zaman örgüsü birbirine geçmiştir, geçmişten ve şimdiki zamandan alıntılar yapılmıştır. Bir zamanlar çok gündemde olan ve hala da önemini yitirmemiş bir toplumsal soruna toplumdaki sınıf ayrımına parmak basması itibarıyla okunmaya değer bir kitap.
20.06.2003

Yazarın Nur Baba'dan sonra en çok tartışılan romanıdır Yaban. Köye dönük romanların ilk örneklerinden biri olan Yaban'ı acımasızca eleştirenler, Yakup Kadri'nin o dönem köy ahalisi hakkında kendi gözlemlerine dayanarak yazdığı romanının köy insanlarını rencide ettiğini ve gerçek dışı olduğunu savunmuşlardır. Oysaki, Yakup Kadri, bu silik ve hıyanet içinde bulunan halkın cahilliğini kendine mal etmiş, bizzat kendiyle birlikte Türk aydınını sorumlu tutmuştur bu halden. Asker gazisi olan kahramanımızın anı defterinden anlatılan olaylarda dış kaynaklı propagandalara kapılıp milli mücadeleyi hiçe sayan köy ileri gelenleri bu "yaban" diye adlandırdıkları tek kollu aydını bir zebani gibi görmüşler ve uğradıkları bütün zulümlerin ve yoksullukların sorumlusu saymışlardır. Aynı zamanda aşk temasını da işleyen yazar, bu geri kalmışlığı, bu cahilliği oranın insanlarının kendi iç ve dış tasvirleriyle acımasızca anlatmıştır yazarımız. Gerçekçilik konusunda başarılı bir eserdir ve halen daha tartışılmaya açık olması nedeniyle güncel ve samimi bir nitelik taşıyor.
20.06.2003

Çoğu yazar ilk gençlik yıllarında bir kahraman gibi gördüğü ünlü yazar, şair ya da düşünürlerden etkilenmiştir. Fakat diyebiliriz ki, Yakup Kadri'nin ilk yapıtlarında bu etkiler diğer yazarlarımıza göre daha belirgindir. Yazarlığa tiyatro ile başlayan Yakup Kadri Norveçli yazar İbsen'den ve bazı Fransız tiyatro ve romancılarından etkilenerek yazmıştır bu ilk ve son dört tiyatro eserini. "Nirvana" da içki düşkünü bir babanın oğlu canlandırılır. Yazarımız çocukların babaların etkilerinden kurtulamadığını anlatmak ister. Bu sosyal tezini de "nihilizm" mantığı ile perçinleştirir. Ona göre ruhu okşayan herşey(musiki, resim, edebiyat ve aşk) birer yalandan ibarettir, insanları avuturlar yani kandırırlar. Sarhoş kahramanımıza göre tek gerçek ölümdür ve bu son insanın yaşadığı tek gerçektir. "Veda" da ise kendini yabancı uyruklu bir kadına kaptıran, onun uğruna akrabalarını ve en yakın dostlarını hiçe sayan ama sonunda sevgilisinin terketmesiyle yıkılan bir adamdır kahraman. Din ayrılığının ve yabancı kültürün kadın-erkek ilişkilerini ne derecede etkilediğini anlatmaya çalışmıştır genç Yakup Kadri bu eserinde. "Sağanak", bir ideal üzerine kurulmuş, okunması zevk verici bir eser. Burada kahraman din, aile ve aşk çevresinden kendini koparmayı başarmış bir gazeteci aydın karakteridir. Güttüğü ideal uğruna aşkını ve baba-kardeş unsurlarını feda eden fakat annesine karşı olan vefa borcundan ötürü onu asla terketmeyen bir kişilik anlatılmıştır. Çarpıcı olan taraf ise bu gazeteci aydının milli mücadele uğruna aşkını bile feda ettiğidir ki kahramanımız bu kıza fena halde tutkundur. "Mağara" tamamen bir masal havası içinde geçen eski Türk geleneklerini ve entrikalarını içeren gerçekten çok sürükleyici bir tiyatro eseridir. Kör ve batıl inanışları, iktidar ve aşk uğruna çevrilen oyunları ve bütün bunlar arasında aşkın gücünü ve ölümün gerçekliğini işlemiştir yazarımız. Yazarın bu ilk yapıtlarına genel olarak bakarsak sonraki yapıtlarına göre aşk kavramına ne kadar önem verdiğine ve aynı zamanda da aşkı nelerden üstün tutacağına karar veremediğine varabiliriz. Çünkü çok defa yazarımız bu aşk konusunu milli mücadeleye katılma yani fedakarlık ile karşılaştırmıştır sonraki yapıtlarında. Araştırmacıların ve Yakup Kadri sevenlerin zevkle okuyacakları bir kitap.