E-Dergi

Bazı karakterler mütematiyen bir başka karaktere dönüşüyor. Olaylar çapraşık. Ayaklarının yere basmasını isteyen, tüm olayları karakterleri kafasında bir yere oturtmak isteyen okurlar için yorucu ve sıkıcı olabilir. Nihayetinde hastalıklı bir ruhun hezeyanları olarak başlayıp bitiyor. Edebi olarak ve kurgusal olarak bir farklılık ortaya koyduğu muhakkak. Ancak, bende kitaptan geriye kalan his sadece şu: "yazık olmuş, keşke yardım alsaymış". Belki de büyük bir önyargıyla ve yanlış örneklerden yola çıkarak aşağı gördüğü dini yaşam disiplini onu hayata bağlayacaktı.

İki kitabını da aldım henüz okumadım. İkisini de okumuş olduğunuz için size sormak istedim. Önce hangisinden başlamalıyım? Sanırım bir ruh macerası tam bir biyografi. Delilik ülkesinden notlar ise hayatının bir dönemini anlatıyor. Bu durumda bir ruh macerasından başlamak daha mı doğru olur, ne dersiniz?