E-Dergi

Nuri Bilge Ceylan bir röportajında, insanın karanlık yönlerini ortaya koyan eserleri seviyor ve kendim de bunu yapmaya çalışıyorum diyordu. İçimizdeki Şeytan bu kategoriye uygun bir eser ve NBC tarafından sinemaya aktarılabilecek bir yapıda. Çünkü eserin en belirgin niteliği, karakterler analizlerindeki başarısı diye düşünüyorum.

Arka kapakta "ilk büyük şehir romanı" olarak lanse edilmiş olsa da pek öyle değil. Daha ziyade bir anılar kitabı. Birbirinden bağımsız notların derlenmesinden oluştuğu için yer yer okunması da anlamlandırılması da zorlaşıyor.

Eseri, absürt bir fantastik roman denemesi olarak tanımlayabilirim. Doğrusu hiçbir vasfı ile dikkat çekici gelmedi bana. Bu tür eserler finale yaklaştıkça parlamaya başlarken, Maderzad Palas' ta tersi oluyor, ilerledikçe sığlaşıyor.

Yazarın kendine özgü üslubu ile kaleme alınmış kısa öykülerinden oluşturulmuş bir kitap olup, Toptaş kalitesinden hayli uzak bence.

Hayvan Çiftliği ve 1984 gibi iki başyapıttan sonra okuduğum üçüncü Orwell kitabı. Beklentimin çok üstünde muhteşem bir eser. Birinci bölümdeki çocukluğa ani dönüş ve ayrıntılı anlatım dışında diğer tüm bölümlerini büyük bir keyifle okudum. Son bölümde eser hiç bitmesin istedim. Üstelik bazı bölümleri okurken, o bölümlerde değinilen konularda yazma isteğimi depreştirdi. Öyle de güzel bir eser.