E-Dergi

Tolstoy, anız yakılmış, simsiyah bir tarlada sapı kırılmış bir devedikenine rastlar. Rastlantının hatırlattığı bir hikayeyi anlatır.
Bu hikaye Hacı Murat'ın mücadele, yüreklilik, cesaret dolu hikayesidir

Victor Hugo'nun muhteşem eseri, birbirinden bağımsız gibi anlattığı kişi hikayelerini ustaca birleştirip, olay örgüsünü ve bunun üzerine sefaletle harmanlayarak baş yapıt eser ortaya çıkmıştır.
Sefiller, 1789-1860 tarihleri arasında Fransa ve Fransa sefillerinin anlatıldığı bir eser. Ayrıca Fransız devrimini, diğer Avrupa ülkelerindeki yansımaları anlatan tarih niteliğinde bir eser.
Sefiller, sadece roman ve tarih değil, aydınlığın, merhametin, azmin, sabrın ve özverinin nasıl ne şekilde olduğu, olması gerektiğini bizlere göstermiştir.

Maksim Gorki Ana kitabını 1906'da sürgünde bulunduğu yıllarda kaleme almıştır. Ve Ana kitabı ilk başta bölümler halinde bir dergide yayınlanmaya başladığı halde Rusya'da oldukça büyük yankı uyandırmış ve yasaklanmış hatta dergi kapatılmıştır. Yazıldığı dönem ve dile getirdiği gerçeklerle Ana kitabı toplumcu gerçekçilik akımının başyapıtlarından biri olarak kabul edilmektedir. Nitekim bunu okuduğunuzda ruhunuza kadar hissediyorsunuz. Anlatılanlar ile, 2021 yılında olmamıza rağmen sadece aş için bile insanların ne denli mücadele ettiğine tanık olunca, hala değişmeyen yanlış şeylerle ruhunuz daralıyor, kalbiniz sıkışıyor.

Cengiz Aytmatov hiç şüphesiz yüreğe dokunan hikayeler yazan harika bir yazar! Yıllardır filmini bildiğimiz kitabı okudum ve bitirdim bugün. Hiç şüphesiz filmi ile arasında farklılıklar var ama ben kitabı okurken İlyas hep kadir inanır, Asel yani filmdeki adıyla Asya hep Türkan Şoraydı benim için... genelde kitaplar filmlerinden daha iyidir ama ben bunu selvi boylum al yazmalım için farklı düşünüyorum. Söyle ki; bana göre film kitabın tamamlayıcısı niteliğinde olmuş. Mesela kitapta bana geçmeyen bir çok şeyin nedenini filmden aldım ben. Örnek vermek gerekirse Asyanın neden İlyasla gitmediği... neydi? Sevgi emekti, Asya sevgisi için emek vereni seçmişti filmde, buna kitapta hiç değinilmediği gibi, hiç filmi izlememiş biri olsaydım bana bu hiç geçmezdi mesela.

Cengiz Aytmatov'dan okuduğum ilk kitaptı. Okudum ve okur okumaz diğer kitaplarını almaya karar verdim. Yazım dili çok akıcıydı. Elimden bırakmak istemedim okurken. Olay örgüsü ve konusu da çok güzeldi.
Konusu kısaca İkinci Dünya Savaşı sırasında savaşta üç oğlunu, kocasını ve gelinini kaybeden bir kadının toprakla yaptığı söyleşiyi anlatıyor. Yani kadın toprağa yaşadığı her şeyi anlatıyor ve bizde o anlattıklarını okuyoruz.
Tavsiye ederim. Mutlaka okunması gereken bir kitap.