E-Dergi

Edebi kitap okumak güzel ama çok üstüste okuyunca yorucu olabiliyor. Bu kitap hem dinlendiriyor, hem de umut veriyor. Beklentinizi yüksek tutmazsanız çok sevebilirsiniz...

Osmanlı döneminde geçen bir tarihi roman.. Beklenen kurtarıcıyıgetirecek olan bir kuyrukluyıldız, buna inanan bir topluluk, feda edilen gelinler... Tüm bunların yanında filizlenen bir de aşk hikayesi var tabii...Yazarın edebi ustalığının yanısıra hikaye gayet bütüncül ve akıcıydı...

Çok sevdiği ve 40 yıl beraber yaşadığı karısını kaybeden Prof. Baumgartner ın geçmişe, eşine duyduğu özlemin yanısıra ailesi ve annesiyle ilgili anılarını ve yaşlılık günlerinin rutinini anlatıyor kitap. Paul Auster ın hayatından izler taşıdığını düşündüğüm bu roman için yazar, yaşadığı rahatsızlıktan dolayı, son yapıtı olduğunu belirtiyor. Çok severek ama buruk bir kalple okudum..

Bayılarak okudum... Edebiyatsever herkesin de severek okuyacağını düşünüyorum. Bir kere çok keyifli bir dille yazmış yazar, öyle ki güldüğüm, gülümsediğim yerler oldu. Yazarın rus edebiyatına sevgisinin onu götürdüğü yolculukları anlatıyor özetle. California dan Semerkand'a, Stanford'dan St petersburg'a yaptığı yolculuklarda hem kitapların, hem de yazarları izini sürüyor yazar. Bu yolculuklar akademik kariyerini de etkiliyor tabii. Semerkand'a yolculuğu ve orada yaşadıklarını okuyunca insanın tutkusunun aşamayacağı engel yok gibi geliyor bana.. Kişisel tarihiyle bu klasik eserleri çok güzel harmanlamış yazar. E edebiyat dedikodusu da olunca işin içinde tadına doyulmuyor. Budala isimli kitabının da dilimize çevrilmesini dört gözle bekliyorum..

60 yaşında ve hayatta kimsesi olmayan Paul, bir bisiklet kazasında tek bacağını kaybeder. Ona bakan Marijana’ya aşık olmasıyla meseleler de başlar. Aşk, iyilik, yalnızlık, yanlışlar, neyin nerede başladığı nerede bittiği belli olmayan mevzular çevresinde dolaşır kitap. Yazar yine çok sade ve soğukkanlı bir şekilde anlatmış hikayeyi.