E-Dergi

Kızıl nehirler ve leyleklerin uçuşunu okuduktan sonra bu yazarın kitaplarını okumamaya karar verdim.Çünkü leyleklerin uçuşundan çok etkilenmiştim.Bu kitabı arkadaşım da görünce dayanamadım ve alıp okumaya başladım.Kitaptaki kadının başından geçen olaylar beni gerçekten şaşırttı.hele bir de kadın türk çıkınca ağzım açık kaldı.Bir kitapta olayların nasıl gelşeceği insanın aklına gelir ama bu kitapta olaylar öyle bir gelişiyor ki afallayıp kalıyorsun.Filmini izlemeye başladığımda çok heyecanlıydım.kahramanları hayalindeki yerleri görücem diye havalara uçuyordum.Ama filmi izlemeye başladığımda uyuklamaya başladım ve yarısında izlameyi bıraktım.Ben ce filmi beğenmeyenler bir de kitabını okusunlar.Fikirlerinin değişeceğine inanıyorum.beğenenler de okusun.Çünkü kitap insanların hayal gücünü geliştirir.Kitapdaki ayrıntıları flimler veremiyor.Zaten kitapları etkileyici kılan da ayrıntıların hayalimizdekilere uyumu değil midir?

Ben stephan king'in romanlarıyla 4 sene önce tanıştım.İlk yeşil yol'u okumuştum.Kitabı elime aldığımda adı biraz ilgimi çekmişti.Öylesine okumak için elime aldım.okuyup bitirdiğimde ise "aman Allah'ım ne kitaptı ama,acaba bu yazarın diğer kitapları da böyle etkileyici midir?"diye düşündüm.Kitabın filmini en az 4 kere seyrettim ve her seyredişimde sanki ilk defa seyrediyomuş gibi hissettim.Ama kitabı filmden daha güzel.İnsan kitabı okuyunca o yerleri kafasında hayal ediyor ve daha bi istekle okuyor.Film biraz hayal gücümüzü kısıtlıyor.Bu kitaptan sonra ise ben de stephan king hastalığı başladı.Kemik torbası,hayvan mezarlığı,medyum derken bu kitapların sadece benim değil tüm gençlerin ilgisini çektiğini öğrendim.Bence kitap okumaktan sıkılanlar ya da ilk defa okuyacak olanlar Stephan king le başlasınlar.pişman olmazlar.

Bu kitabı arkadaşım okumuştu ve bana da tavsiye etti.Her sayfasında ağladığım ilk ve tek kitap.Her sayfası bir ibret her sayfası bir gözyaşı ne diyim yani bu yorumu yazarken bile kitap aklıma geldikçe tüylerim ürperiyor.İçim doluyor.Rabbim sen nekadar yücesin.Bize böyle bir kitap yazdığı ve kendimize dönüp bir kez daha bakmamızı ve kendimize getrimemizi sağlayan Halit Ertuğrul hocadan Yüce RAbbim RAzı olsun.

Bu kitabı arkadaşım okumuştu ve bana mutlaka okumam gerektiğini söylemişti.Ben ise bu güne kadar hiç bir Türk yazaran polisiye roman okumamıştım.Başlarda sıkılacağımı düşünmüştüm.Arkadaşım bana kitaptan biraz bahsedince okumaya karar verdim.İyi ki de okumuşum.Bu kitabı okuduktan sonra İstanbul'a gidip Beyoğlu'nu o kafamda hayal ettiğim yerleri canlı canlı görmeyi istedim.Beyoğlu'nu muhteşem anlatmış.Kitap bitince şöyle bir durup "VAY BEE!" diyorsunuz.her şey bir anda değişiveriyor.
Açıkçası hiç bir Türk yazardan böyle etkileyici bir polisiye beklemezdim.Bence Ahmet Ümit bu kitapla bir çok yabancı polisiye roman yazarlarına taç çıkartır.

Bu kitap beni Da Vinci şifresinden daha çok etkiledi.Bir kere yazarın kurgusu çok güzel.Bu kitabı okumak için yemek yemediğimi hatırlıyorum.İnsanı alıp götürüyor.Olayın kahramanlarıyla birlikte sürüklenip gidiyorsun.Nasıl çok beğendiğimiz bir filmi seyrederken başından kalkmak istemeyiz.Başından kalkınca filmi kaçırırız.Bu kitap da öyle ara verirsen sanki o heyecanlı tempoyu bir daha yakalayamayacakmışsın gibi oluyorsun ve bir solukta bitiresin geliyor.Hele ki kitabın sonunun bu şekilde bitmesi beni çok şaşırttı.Dan Brown her zaman ki gibi pastanın en büyük dilimini en sona saklamış.OKUYUN BANA HAK VERECEKSİNİZ.