Toplam yorum: 3.253.599
Bu ayki yorum: 5.625

E-Dergi

okesim Tarafından Yapılan Yorumlar

14.09.2007

Bir sabah durup dururken tutuklanan Josef K bütün hikaye boyunca neden tutuklandığının sorgusu içinde kendini aşılmaz üstesinden gelinmez bitmek tükenmek bilmeyen bürokratik meselelerin içinde bulur.Kafka yaşamı boyunca devletin insanı köleleştirdiğini savunmuş,bürokrasi ve otoriteye karşı çıkmıştır.Yinede kendi üzerinde bu kavramların baskı yaratmasına engel olamadığından olsa gerek nefretini kuvvetli bir şekilde yapıtlarına yansıtmıştır.Ayrıca en iyi anlaştığı kardeşi ottla idi çünkü birbirlerine otoriteye karşı olan nefretleri yüzünden benziyorlardı. bürokrasiden nefret etmesinin bir nedeni onun yazı yazmasına engel olan çalıştığı sigorta şirketidir.
Eserlerinin tümünde modern burjuva toplumunu, kendi karşıtına dönüşmüş modern rasyonalizmi, gündelik hayatımızda bizi kenetlemiş olan mikro iktidar ilişkilerini, insanın benliğini yok etmeye kurgulanmış soğuk kurumları, hayatımızı kabusa dönüştüren mekanları anlatır.Bu anlamda iyi okunduğunda büyük bir özgürlükçü olduğunu ve amacının hep bir "çıkış" bulmaya çabalamak olduğu görülecektir.Sanıldığı gibi umutsuz değil ama karamsardır.Dava adlı bahsettiğimiz kitabının son bölümünde akıllara durgunluk veren bir hikayeden bahsedilmektedir.

"Mahkemenin önünde bir görevli durur. Bu görevliye, ülkeden bir adam gelir ve ona mahkeme önüne çıkıp çıkamayacağını sorar.
Ama görevli, o anda kendisini kabul edemeyeceğini söyler. Adam bir an düşünür ve bunun daha sonradan kabul edilebileceği anlamına mı geldiğini sorar. “Olabilir,” der görevli, “ama şu anda değil”.

Mahkemelere giden kapı , her zamanki gibi açık olduğundan ve görevli kenara çekildiğinden, adam kapıdan içeriye bakmak için eğilir.

Görevli bunu gördüğünde güler ve şöyle der: “Eğer bu kadar çok istiyorsan, benim yasaklamama rağmen girmeye çalış. Ama dikkat et: Ben güçlüyüm. Ve ben, sadece en baştaki görevliyim. Bir holden diğerlerine geçişte, başka görevliler karşına çıkacak. Hepsi de bir öncekinden daha güçlü olacak. Üçüncünün sadece görünüşü bile, benim kaldırabileceğimden fazla.” Ülkeden gelen adam bu kadar zorlukla karşılaşmayı beklemiyordur. O, mahkemelerin herkese, her an açık olduğunu zannetmiştir; ama şimdi kalın paltosu içindeki görevliye, büyük , sivri burnuna, uzun, siyah sakalına daha yakından bakınca, giriş izni alana kadar beklemenin daha iyi olduğuna karar verir. Görevli ona bir tabure uzatır, ve kapının yanında oturmasına izin verir. Adam , orada günler ve yıllar boyunca oturur. İçeriye kabul edilmek için bir çok girişimde bulunur ve görevliyi yalvarışlarıyla yorar.

Görevli, sıklıkla onu, küçük sorgulamalara tabi tutar, evi ve başka konular hakkında sorular sorar; ama bunlar hep, rütbe sahibi kişilerin sordukları gibi, kişisel olmayan sorulardır. Bu sorgulamalar, her seferinde görevlinin, içeriye henüz alınamayacağını belirtmesiyle sona erer.Yolculuğu için kendini iyi donatmış adam, sahip olduğu her şeyi, ne kadar değerli olursa olsun, görevliye rüşvet vermek için kullanır. Görevli, verilen her şeyi kabul eder ama bunu yaparken de, “Bunları sadece, denemediğin bir yol kaldığını düşünmeyesin diye kabul ediyorum” der. Uzun yıllar boyunca, adam görevliyi , neredeyse aralıksız biçimde gözlemler. Diğer görevlileri unutur ve bu ilk görevliyi, mahkemelere kabul edilmesini engelleyen tek mani olarak görmeye başlar. İlk yıllarda, talihsizliğine sertçe ve yüksek sesle lanet okur; daha sonra , yaşlandıkça sadece kendisi için şikayet etmeye başlar.

Giderek çocuksulaşır ve görevliyi uzun uzun incelediği için, kalın kürk paltosundaki pireleri bile keşfedip, bu pirelere bile, görevlinin fikrini değiştirmesine yardım etmeleri için yalvarır. En sonunda gözleri zayıflamaya başlar . Etrafın gerçekten karardığına mı yoksa, gözlerinin artık kendisini yanılttığına mı karar veremez. Ama o hala, gerçekten de mahkeme kapısından, hiç sönmeyen bir ışığın sızdığını anlayabiliyordur. Şimdi artık fazla ömrü kalmamıştır. Ölümünden önce , uzun yılların bütün deneyimleri aklında toplanır ve o zamana kadar görevliye sormadığı bir soru oluşur kafasında. Artık katılaşmış vücudunu hareket ettiremediği için, görevliyi eliyle çağırır. Görevlinin artık eğilmesi gerekir, çünkü aralarındaki boy farkı, adamın aleyhine bir hayli açılmıştır. “Hala neyi bilmek istiyorsun?” diye sorar görevli, “sen doymak bilmiyorsun.” “Tabii ki herkes mahkemeye ulaşmayı arzular” der adam, “ama nasıl oldu da, bunca yıldır, benden başka kimse içeriye girmek istemedi?”.

Görevli adamın artık son dakikalarını yaşadığını anlar ve zayıflamış kulaklarına sesini duyurmak için eğilip yüksek sesle konuşur: “Buraya senden başka hiç kimse kabul edilemezdi, çünkü bu giriş sadece senin için açılmıştı. Şimdi burayı kapatacağım”
14.09.2007

Kesinlikle mukaddes bir bir başucu kitabıdır.Öncelikle bilinmesi gereken nietzschenin nihilist olmadığıdır. Nietzsche kural koyucuların koyduğu değerlerin ahlaki bir takım dayatmalarla bireye kabul ettirilen öğretileri derinlemesine sorgulayarak alaşağı eder.Yıkıcı bir filozof olan nietzsche "benim felsefe biçimim inanmamaktır" diyerek hırıstiyanlık ve diğer dayatılan öğretileri rededer ve kendi değerlerini kendi yaratır.Yıktığı değerlerin yerine yenisini koyar.Duzyaziyi şiir gibi yazabilen üstün bir yazar olan Nietzsche kuşkusuz filolog olması edebiyata olan ilgisi ona bu anlamda katkı sağlamıştır. Aforizmalari ile ünlüdur.Onun kadar afaorizması olan başka bir düşünür daha bulmak zordur.Kimi aforizmaları onu okumayan ve tam oalrak idrak edememişler tarafından hiç bir zaman anlaşılamadığı gibi basit gibi görünen sözleri de tamamen yanlış yorumlanabilmektedir.Bilen bilmeyen herkesin hakkında fikir ortaya attığı filozof ancak derinlemesine bütün yapıtları inceledikten ve hayatı eksiksiz bilindikten sonra fikir yürütülebilecek kadar çetrefilli bir kişiliğe ve komleks bir düşünce yapısına sahiptir."Tanrı öldü" sözü çeşitli grupların malzemesi olmuş, Güç istemi ve üst insan kavramları başta Hitler olmak üzere kimi çevreler tarafından bambaşka boyutlara çekilmiş bilinçli ya da bilinçsiz Nietzsche felsefesi çarpıtılmıştır.
14.09.2007

Oğuz Atay'ın belkide en iyi romanı.Romanın ötesinde bir başucu kitabı.Eser kelime oyunlarıyla dolu olmasının yanı sıra fizik, kimya, matematik gibi bilim dallarıyla ilgili kuram ve kavramlara referanslar yapar.Romanın esas kahramanı hayata tutunamadığı için yaşamına son vermiş olan Selim ışık karakteridir.Ve hepimiz bu karakterde kendimizden bir şeyler buluruz.Selim ışık Karakteri genel olarak içedönük bir karakter olmakla birlikte sıkılgan iç sıkıntısı yüksek hayatı boyunca başkalarının istedikleri gibi kendine yön vermiş,utangaç,sosyal ilişkileri düzensiz ve hatta zayıf bir karakterdir.Yaşamın ilerleyen bölümünde ise çocukluğundan bu yana getirdiği bu özellikleri onun kitaplardan öğrendiği ve hayran olduğu düşüncelerle çatışmaktadır.Şöyle ki selim ışık önceleri kendi kişiliğinin ötesinde sorunun diğer insanlarda olduğu iddiasında ise de daha sonraları şiddetli bir şekilde kendiyle toplum arasındaki uyumsuzluğun sorumlusu olarak kendini göstermiştir.Ciddi şekilde kişiliğinin ideal bir hayat yaşamasına engel olduğunun vurgusunu yapmaktadır.Bunu kimi zaman ailesine bağlar.Sıkı bir edebiyat meraklısı olan selim aynı zamanda matematik,felsefe,sosyoloji,tarih,psikoloji gibi alanlarada meraklıdır.Bu merakı hayatı sorgulamasını tetiklemiş hayata tutunamamasını hızlandırmıştır.

"Bir silgi gibi tükendim ben. başkalarının yaptıklarını silmeye çalıştım : mürekkeple yazmışlar oysa. ben, kurşunkalem silgisiydim. azaldığımla kaldım.

Bütün günüm tedirgin bir beklemeyle geçiyor; gelecek mi, gelmeyecek mi? ne gelecek? bilmiyorum. adını koyamadığım bir şeyden korkuyorum. soyut bir korku içimi dolduruyor. bu korkuyla uyanıyorum ve bekliyorum. belki korkularım sayılamayacak kadar çok"