E-Dergi

Türkiye'de farklı kesimden kadınların, başörtüsü konusunde ne düşürdüklerini röportajlar halinde kağıda döken bir eser. Basında yer alan spekülasyonlara ve farklı yönlere çekme gayretlerine rağmen, Fadime Özkan, konuyu bir kadın duyarlılığıyla işlemiş. Kitabın girişinde yaklaşık 100 sayfalık başörtüsü sorununu irdeleyen bir bölüm var. Röportajlara geçmeden önce, böyle bir bilgilendirmenin yapılması gayet isabetli olmuş. Başörtüsü sorunuyla ilgili bilgi sahili olmak isteyenlere önerilebilecek bir eser.

İbrahim Karagül, Irak'ın "özgürleştirme" adı altında işgali sırasında en net tavır koyan ve bunu da cesurca kalemine yansıtan bir yazar. Bir çok gazeteci, "müttefik" ABD'yi üzmemek gerektiği yolunca iğrenç yazılar kaleme alırken, o doğru bildiğinden hiç taviz vermedi. Bu yolda çok tehditler aldı. ABD elçiliği tarafından baskı altında tutuldu. İşte tüm bunların yaşandığı bir döneme ışık tutan yazılar var bu kitapta. Tarihe tanıklık etmek için okumanızı öneririm.

"Sokak Sesleri" doğma büyüme İstanbullu bir gazetecinin bütün bir hayatını kapsayan gözlemlerinden oluşan bir sesler bütünü. Gözlerini İstanbul'un Eyüp'ünde açan Nusret Özcan, dağarcığında biriktirdiği sesleri yıllar sonra, hatıralar, anışlar ve hatırlayışlar eşliğinde bizlere aktarıyor. Kimlerin sesleri yok ki bu anımsayışta:
Çarşafçı, sucu, kalaycı, macuncu.. Ve ille de çocuk sesleri… Yazlık sinemadan yükselen neon soslu buğulu hıçkırıklar… Ya da güzeller güzeli sevdiğini düşmanın elinden kurtarmak için atını mahmuzlayan Malkoçoğlu'nun atının ayak sesleri… Hepsi çokça gerçek, biraz hayalimsi ama mutlaka nostalji tadında…
Sokak Sesleri'nin okurun çağırdığı sokak, biraz da yitip giden İstanbul'un ötesinde top yekün değişen, evrilen ve dönüşen bir kültürün son ezgileri… O kadar uzakta da değil üstelik. Daha dün denebilecek kadar yakın bir geçmişin sesleri bunlar.. 60'lar, 70'ler, 80'ler..
Bu sesler arasında okur da muhakkak kendi sesinin yankısını bulacaktır…

Bu kitap, internette güvenlik ve hack konuları hakkında bilgilenmek isteyenler için orta seviyede yeterli sayılabilir. Ancak, kitap, kişisel anlamda korunma hakkında bilgi vermekten çok, neyin nasıl yapılacağını, bazı tekniklerle anlatıyor. Aslında, internet kullanıcılarının, nasıl güvenli bir ortam sağlayacakları, bilgilerini koruyabilecekleri konusunda eserlere ihtiyaç var. İnternetten bulunabilen artık klasikleşmiş bazı yazılım ve yöntemlerden behsetmek yerine, bilgisayar güvenliği konusunda öneriler daha işe yarayacaktır.

Amerikan sineması yıllardır, kendi propagandasını yapıyor. Metal Fırtına da Türkiye'de böyle bir çığır açılmasını müjdeliyor bence. Bu kitabın, sinemaya uyarlanması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü Türk insanının böyle fikir jimnastiklerine ihtiyacı var.