E-Dergi

Arada bir piyasa çıkarılan ve komplo teorilerini, daha doğrusu gerçekliği pek çok belge-bulguya dayanarak kanıtlanmış komplo iddialarını yalanlamak veya çürütmek için hazırlanan, hiçbir mantık veya tutarlılık gözetmeksizin, sadece karalama amaçlı yaz(dır)ılan ve dolayısıyla da pek çok yerinde kendisi ile çelişen kitaplardan birisi daha. Kitabın herhangi bir şekilde gerçekleri ortaya çıkarmak, karşılaştırma veya analiz yapmak gibi bir derdi yok. Tek amacı okuyucusuna anti-komplo teorisi propagandası yapmak.
Yazarın; komplo teorilerini deli saçması, inananları da kaçık yerine koyan bir bakış açısı var. Kitabın girişinde ‘’bir zamanlar ben de inanmıştım’’ gibi bir ifade ile ve daha sonrasında kullanılan üsluptan da anlaşıldığı üzere, komplo teorilerini çocuk masalı kategorisine indirgeyen bir yazar var karşımızda. Pek çok araştırmacının kitaplarında ortaya koydukları gerçekleri görmezden gelerek, olayları resmi tarihin anlattığı şekliyle alıp, ‘’bakın burada komplo yok’’ demenin veya her iddia için adeta noter tasdikli belge aramanın nasıl bir mantığı varsa, bu kitabın da o kadar mantığı var. Ayrıca yazarın kitapta masonlar için kullandığı ifadelere bakacak olursak, kendisinin de bir mason olması muhtemel.
Dünyanın dört bir yanındaki insanlar, etraflarını saran dünya komplosu hakkında daha çok bilgiye sahip oldukça, bu tip kitaplar da yazılmaya devam edecektir. Benim bu kitabı okuayacak olanlara tavsiyem, Jim Marrs’ın ‘’Gizli Dünya İmparatorluğu’’ kitabını mutlaka okumalarıdır. Bu konuda yazılmış en kapsamlı ve en güvenilir kaynaklardan biridir.

Burdaki tanıtım yazısından da anlaşıldığı gibi, kitabın oldukça iddialı bir girişi var. ''Kimse naturajiden kaçamaz, asla yanıltılamaz'' gibi bir açılıştan sonra, insan daha bir beklentiyle okuyor ama benim beklentilerimi karşılayamadı.
Kitap boyunca okuyucuya sorular soruluyor ve üç tane cevap şıkkı veriliyor. Bu sorular genel olarak; hangi çiçek veya ağaç türünü, hangi hayvanı veya hangi deseni tercih ettiğinize dayanıyor. Seçtiğiniz şıkka göre de, sizinle ilgili karakter analizleri yapılıyor, tavsiyelerde bulunuluyor. Zaman zaman gerçekten yararlı tavsiyeleri olsa da, bütün olarak isabetli analizleri olduğunu düşünmüyorum. İnsanların doğa ile iç içe yaşadığı dönemlerde bu yöntem belki çok şey ifade ediyor olabilir, ama bu zamanda bu tip bir yöntemin faydalı olacağını hiç zannetmiyorum.

Bu kitabı birlikte yazan 'Aydınlanma 1923' grubunu, ilk kez internette kurdukları ''Türkiye Kemalistler Teşkilatı'' adlı oluşum ile tanıdım. O platformda dile getirmeye çalıştıklarını, bu kitapta bir bütün haline getirmişler.
Genel hatlarıyla Kemalizm'i, liberalizm ve sosyalizmden farklı ve onların karşısında bir üçüncü yol ideolojisi olarak görerek, kapitalist-emperyalist düzene karşı, sadece Türkiye'de değil, tüm dünyada alternatif olabilecek ulusal-halkçı bir doktrin olarak tanımlıyorlar. Ayrıca diğer ideolojilerden farklı olarak, dogmatizmden uzak bir Kemalizm şeması çiziyorlar. Bazı katılmadığım görüşleri olmakla beraber, Kemalizm'in içinin boşaltıldığı ve unutturulmaya çalışıldığı şu zamanda, ''bize ait'' olan bu mirasa sahip çıktıkları için kutlarım.

Doğum tarihine göre kişilik analizi yapan kitaplar arasında, bugüne kadar okuduklarımın en iyisi. Diğer kitaplar gibi karmakarışık hesaplara başvurmuyor, üstelik hepsinden daha sağlam yorumları var. Doğum tarihimizdeki sayıların, kişiliğimiz ve potansiyelimiz üzerine etkileri, yatkın olduğumuz veya eksik olduğumuz alanlar ve daha pek çok özellik hakkında analizler var. Tüm hayatımızın ruhsal yasalar tarafından şekillendirildiğinden yola çıkarak yapılan yorum ve tespitler, ayağı yere sağlam basan cinsten. Herkese tavsiye ederim.

Bugüne kadar Atatürk'ü, hep unvanlarını öne çıkaran kitaplardan okuduk. Asker ve devlet adamı olarak, gerek ders kitaplarında gerekse hakkında yazılan sayısız araştırma kitabında, onun giriştiği işlerdeki büyük başarısını, katlandığı fedakarlıkları, yaşadığı zorlukları okuduk.

Bu sefer hepimiz gibi bir ''insan'' olan Atatürk'ü okuyoruz. Yıllar boyu ona en yakın insanlardan biri olan Cemal Granda'nın anılarından, Atatük'ün pek bilinmeyen yanlarını öğreniyoruz. Herkes gibi kızan, sinirlenen, bağıran; bazen üzülen, bazen şakalaşan, espriler yapan Atatürk'ü, yani günlük hayatında hepimiz gibi duygularını gösteren Atatürk'ü öğreniyoruz. Bugüne kadar onu hep resmi ağızdan okumuş biri olarak, bu kitapta Atatürk'le ilgili bilmediğim çok şey öğrendim. Bazen beni çok şaşırtan, bazen de kahkalara boğan pek çok anı var bu kitapta. Atatürk'ü gerçekten tanımak isteyen herkes, bu kitabı mutlaka okumalı. Yıllar sonra bu kitabın yeniden basılıp, okuyucularla buluşmasını sağlayan herkese teşekkürler.