Toplam yorum: 3.092.427
Bu ayki yorum: 3.028

E-Dergi

la rage Tarafından Yapılan Yorumlar

27.07.2007

Osmanlı'dan bugüne dinin siyasete nasıl alet edildiğini ve özellikle de Türkiye üzerinde emelleri olan emperyalist güçlerin, dini(islamı) nasıl da çıkarlarına göre kullanabildiklerini gösteren, bu alanda yazılmış iyi bir araştırma kitabı.

Yalnız bazı saptamaları var ki, yazarın tarafsız bakış açısıyla değil karalama amacıyla yazdığı görülüyor. ABD'nin II.Dünya Savaşı'ndan sonra Türkiye'ye soktuğu 'Türk-İslam' motifi, diğer bir söyleyişle yeşil kuşak hareketi, ve komünist avcılığı altındaki faaliyetleri herkesin malumu. Ancak ABD'nin bu konudaki faaliyetleri, bizi tarihimizi reddetmeye veya Osmanlı düzenine düşman olmaya sevketmemeli. Yazarın, yakın tarihimizde ve özellikle 80 darbesi sonrasında olanlar için bir suçlu arar gibi, olup olmadık şeylerden bile karalama amacına gitmesi, inandırıcılığını zorluyor.

Türkiye'nin önde gelen araştırmacı-yazarlarından biri olan, Laiklik ve Hilafet konularında benim de katılmadığım bazı görüşleri olan Aytunç Altındal'ın, kitapta sürekli hedef gösterildiğine tanık oldum. Altındal'ı, ABD ve 12 Eylülcülerin safındaymış gibi, hatta ABD'nin Türkiye'deki bir elemanı gibi gösterme yoluna gitmesi ve üstelik bu konuda sağlam bir dayanak da bulamadığı halde oldukça kesin ifadelerle suçlama yoluna gitmesi, yazarın başka amaçları olduğunu da gösteriyor. Cengiz Özakıncı'nın neden Türk kamuoyunda pek ciddiye alınmadığı ve yer bulamadığı nın ipuçları da böylece ortaya çıkıyor.

Bir araştırma kitabı yazıp, büyük devletlerin dünya üzerindeki planlarını yazarken ideolojik görüşlerinizi bir yana bırakmanız gerek. Kitap son derece SSCB yanlısı yazılmış. Zannediyorum ki yazar, Soğuk Savaş ve ABD-SSCB arasındaki çekişmenin sadece görüntüyü kurtarmak için yapıldığının pek farkında değil. Tarihe derin bir bakış açısıyla yaklaşamadığı için de, bazı yerlerde kendiyle çelişiyor. Cevap bulamadığı yerlerde de kendi kendine tarih yazmaya başlıyor.

Örneğin; Nazi Almanyası'nın iktidara gelmek ve halkın desteğini sağlamak için, Vatikan başta olmak üzere dini kurumlardan ve din adamlarından sağladığı desteğe dayanarak, aslında ne Hıristiyanlık'la ne de İslamiyet'le bir ilgisi olmayan, tamamiyle pagan-tötonik bir inanışta olan Nazileri ''dinci'' bir yapılanma olarak gösteriyor.(Ayrıca Vatikan'ın da ne kadar hıristiyan olduğu ayrı bir tartışma)

Ne yazık ki bu kitapta, tarihe yüzeysel bakan ve kendi dar bakış açısıyla sürekli suçlama yoluna giden yazarın, aslında oldukça iyi bir araştırma sonucu yazdığı ve yerinde tespitleri olan kitabını, kendi dayanaksız yorumları yüzünden heba ettiğini düşünüyorum. Her şeyin altında bir 'dinci' yapılanma aramak veya ''büyük devletler buyuruyor, onlar da bu yüzden böyle konuşuyor'' kolaycılığına kaçmak kimseye bir yarar sağlamaz.
06.07.2007

Kitap genelde, Aytunç Altındal'ın 1993-94 yıllarında yazdığı yazılardan oluşuyor. Türkiye'nin karşısına bugün ''sorun'' olarak çıkarılan konuların, hangi kaynaktan servis edildiğini ve bu konuda Türkiye'nin alması gereken önlemleri, Aytunç Altındal'ın yıllar önce nasıl da sıraladığını öğreniyoruz. Aytunç Hoca'nın her zamanki gibi kendinden emin ve oturaklı üslübuyla, Türkiye'yi bekleyen pek çok tehlikeyi yıllar öncesinden yazdığını, ancak bu uyarıların yetkililer tarafından pek dikkate alınmadığını da, ne yazık ki öğreniyoruz. Biz Aytunç Altındal'ı okumaya devam edelim. Böyle araştırmacılara bu ülkenin çok ihtiyacı var.
06.07.2007

Ben pek başarılı bulmadım. Yazarlar sürekli iddia ediyorlar. ''Bu konuda şunlar iddia edilir, şu konuda şunlar iddia edilir'' gibi. Bir araştırma kitabı değil. İddialara İslam ezoterizminden dayanak bulmaya çalışılmış ama çoğu yerde söylenenler havada kalıyor. Konulara çok kısa değinilmiş ve cevaplardan çok, sorular var. Böyle derin konularda kitap yazılırken, hikaye anlatır gibi anlatılmaz. İddialarınıza sağlam dayanaklar bulmanız gerekir. Bu kitapta bunu göremedim.
03.07.2007

Okuduğum romanlar içinde, gerçekten en iyisi. Dostoyevski'nin gerçek başyapıtı ve insanlığa armağanı. Bu romanı okurken, sadece birkaç karakterin başından geçenleri değil, o karakterler üzerinden topluma ve yaşayış biçimimize bir ışık tutulduğunu görüyorsunuz. Raskolnikov'un kendi yarattığı teorisi ve kendine biçtiği hayat tarzı ile, nasıl bir ikilem içinde kaldığını, çok derin ama bir o kadar da yerinde psikolojik tahlillere okurken, kendi kendinizi sorguluyorunuz: Acaba bu dünyada amacınız ne?
Ne için yaşıyorunuz?
En önemlisi, neleri başarmaya çalışıyorunuz?
Bunları yapabilmek için doğuştan gelen bir bilinç ve inancınız var mı?

Raskolnikov'un kendine biçtiği rol ile birlikte, kendini suç işlemeye muktedir görmesi ve sonrasında içinde kaldığı ikilemler, aslında hayatı ne kadar sıradan yaşadığımızı yüzümüze çarpıyor. Bu kitabı okuyan herkes, kendi kendisiyle hesaplaşmaya gitmelidir. Kalabalıklar içinde sıradan biri olarak mı yaşayacaksınız, yoksa kendinizi feda edecek cesaretiniz var mı ve herkesten farklı, özel bir hayata atılmaya muktedir misiniz?
03.07.2007

Ergün Poyraz 'Musa' serisiyle çok büyük bir iş başardı. Kendilerine İslam'ı kalkan yaparak, müslüman halkımızı binbir yalanla kandırarak, Türkiye'yi mason-yahudi projelerine peşkeş çekenlerin gerçek yüzünü gösterdi. İktidarları döneminde hem kendilerini, hem işbirlikçilerini zengin edenler, bir de utanmadan fakir bıraktıkları halka ''dindar''lık propagandası yapıyor. Halkımızın dini inançlarını istismar ederek saltanat sürmeleri yetmiyor ki, bir de dış güçlere uşaklık yarışına giriyorlar. Necmettin Erbakan bile bugün yapılanlara isyan ediyor. Artık Türkiye'ye yapılan tahribatı herkes görüyor, milletimiz uyanıyor.

Türkiye çok zor bir döneme giriyor. Bundan sonra bu ülkenin önünde sağ-sol değil, milli-gayri-milli ayrımı vardır. Milli çıkarlarımızı hiçe sayanlar, kendi askerinin başına geçirilen çuvala kayıtsız kalanlar, şehitlere 'kelle' diyerek hakaret edenler, şehit yakınlarının feryadına bile tahammül edemeyenler, halkına değil AB-D'ye hesap verenler, elbet yaptıklarının hesabını verir. Çünkü, ''Kötüler Tanrı'yı, Tanrı ise iyileri kullanır!..''