E-Dergi

1930’lu yılların sonlarında yaşayan İstanbullu aydın kesimin ölüm, hayat, sanat, müzik, cumhuriyet, doğu-batı, aşk gibi hayatın içinden beslenen ve aslında hayatın ta kendisini oluşturan etmenler üzerinde yaşadıkları huzursuzluklar ile hayatın ve özellikle aşkın manzarasını sunuyor kitap bize. Etkileyici!

Sıkıcı bir felsefe kitabı kesinlikle değil. Bakewell, tüm bu isimlerin yaşamlarını ve sohbetlerini kolay bir dille anlatarak olayları kavramamızı sağlıyor. Yani, Sartre, Camus ve Beauvoir’i bir kafede varoluşsal bir tartışmanın içine koyuyorsa, okuyucu da bir sandalye çekip bu tartışmaya dahil olabiliyor. Böylece felsefe okumayı sevmeyen biri için bile varoluşçuluk kavramı çok ulaşılabilir bir noktada duruyor.

Zoru severim, araştırmaktan yılmam diyenlere güzel bir tavsiye.

Sevdiğiniz bir yazarla hiç görmediğiniz bir ülkenin sokaklarında dolaşmayı ve oranın insanlarıyla konuşmayı mümkün kılabilen güzel kitaplardan biri.

Tam olarak polisiye demek doğru olmaz ama polisiye tadında bir kitap, arka kapak yazısında da değindiği gibi yoğun ve etkili bir edebi anlatım var ve oldukça sürükleyici.