Toplam yorum: 3.088.826
Bu ayki yorum: 8.514

E-Dergi

Nilgün Yılmaz Tarafından Yapılan Yorumlar

09.11.2021

İza'nın Şarkı'sı eşi ve babası vefat eden anne-kızın yolculuğunu anlatıyor.
Üzerine uzun uzun düşünülecek bi konu. Çünkü eminim zaten herkes düşünmüştür, eşleri ölen annelerin eşlerinden kalan hatırlarla yaşayamama ve fakat bu hatıralarsız da olamama sendromunu. Neydi doğru olan? İza'nın Şarkıysı'yla onu görüyorsunuz. Doğru diye bi şey var mı sahiden?
Filmi de aynı başarıyla beni oldukça etkiledi. (Piláte).
09.11.2021

Yazar, Macar kültürüyle o İletişimsiz çaresizliği, evet tam anlamıyla İletişimsiz çaresizlik diye nitelendirebilirim, öyle iç içe geçirmiş ki okurken tam anlamıyla hüzün çukurunda yuvarlanıyorsunuz.

Kültürler karmaşası, isyan eden iç sesler, asırlar uyuşmazlığı, sınır değişkenliği, kültür yozlaşması, adapte olma-olamama sorunu, kuşak çatışması, toplum düzensizliği, kültür-toplum değişimi... Yani bi romanı, Magda Szabó romanı yapan ne varsa ustaca işlenmiş Kapı'ya.

Yarı otobiyografik bi roman Kapı. Evinde kitap yazmaya çalışan bir yazarla, ona yardımcı olan kadın arasındaki iletişimsizliği ya da İletişimsizlik içerisindeki iletişimini konu edinmiş. 

Öyle güzel ki Szabó' nun karakterleri, sanki bildiğimiz hep gördüğümüz ama asla böyle derinene inmediğimiz, bizden, biz gibi insanlar bütünlüğü. Özel olarak varlar, ve var oldukları için çok özeller. 

Filmini ise yeni keşfettim. 2012 yapımı. Muazzamdı, ilk defa kitap ve film bende aynı anda muazzam hisler bıraktı. Tavsiye ederim.
09.11.2021

Gelmiş geçmiş tüm kadın istismarlarına, yenmiş tüm haklara, ellerinizden alınmış tüm geleceğe, ciğerlerinizden sökülmüş tüm ağıtlara ithafen Margaret Atwood'un feminist distopyası okunmalı.

Aslında distopya falan değil. Bu hikaye bariz gerçek. Otuz küsür yıl önce M. Atwood gerçeği yazmış. Kadınları doğurma aygıtı olarak gören sosyopat dolu etraf. Hayır soy devam ettiren olarak görüp, kadınsız asla bunu başaramayacak olan erkeklerin, yine kadınlara bu denli eziyet etmesi de ayrıca akıllara zarar.

Köleleştirmeyi, cinsel boyutta meşrulaştırmaktır bu.

Böyle kitaplar beni, seni, onu bilinçlendiriyor da bu sosyopat erkekleri yetiştiren kadınları?

Aynı isimli dizisi de mevcut.
09.11.2021

İngiltere gibi bir çok ulusta bulunan ve günümüzde bile hâlâ vuku bulan sınıf farklılıklarını konu edinmiş kitap.

Aspidistra ise orta sınıf diye tabir edilen kesimin üst sınıfa atlama çabaları için evinden eksik etmediği bitki olarak görülüyor. Yani bi nevi simgesel bişey.

Kitapta Gordon isimli karakterin orta sınıfa ait olmama, olamama, olmak istememe ve bu uğurda düzenli ve yüksek maaşlı bir işi reddetme, sefil yaşamayı tercih etme, paradan nefret etme, ama aynı zamanda onsuz hiç bişey yapılamayacağının farkında olup onu ilah olarak görme; uzaklaşmaya çalışıp kendini soyutlamakla bunu yapmayacağını anlaması arsında sıkışması üzerine girdiği psikolojik savaşını okuyoruz.

Bu zaman zaman herkesin yaptığı şey aslında. Karakter ne kadar itici ve soğuk gelse de zaman zaman hepimiz bu psikolojik savaşın içerisindeyiz. Bazen vazgeçiyor, bazen reddediyor bazense oyunu kuralına göre oynuyoruz. Hepimizin içinde bi Gordon var.
09.11.2021

Orijinal adı. "down and out in paris and london"
Yani tam olarak bu çeviriye denk gelmese de içerik bakımından uygun düşmüş. 

Kitap, Orwell'ın önce Paris'te çoğunlukla işsiz, sefil, düşkün olup belirli bir dönem bulaşıkçılık yaptığı anılarıyla başlayıp Londra'da devam eden berduşluk deneyimlerini konu edinmiş.

Paris ve Londra hayaller şehri. Açlık sınırının en üstlerde olduğu ülkelere ait şehirler. Okurken inanamadım. Tamam yıl 1933. Ama onların "homeless" dediği insanlar hâlâ varlar ve hâlâ yokmuş gibi davranılıyorlar. 
Bence yazar güzel noktalara değinmiş. Otobiyografik bir romandı. Orwell'ın anıları. Ben zaten Orwell'ı anlamak üzerine bi çaba sarf ediyorum. Açıkçası beni doyurdu. Özellikle ezilen, berduş sokak insanı diye tabir edilen insanların topluma kazandırılması gerektiğini ekliyor notlarına. Ne kadar haklı gözlemlerinde. 
Ayrıca not: Bu notları yazabilmek için de onlarla, onlar gibi yaşaması da takdire şayandı.