Toplam yorum: 3.253.599
Bu ayki yorum: 5.625
E-Dergi
Çepni55 Tarafından Yapılan Yorumlar
Belgesel kitaplarında romancılık yönüyle ilgili bazı ipuçları sunan Erdoğan’ın üst seviye bir romana imza attığı açıkça görülüyor. Kurgu, diyaloglar, karakter oluşturma ve tahkiye etme gibi konularda bir hayli mahir olan Erdoğan, başrolüne Ahmet Muhtar karakterini oturttuğu romanında dönemin İstanbul ve Anadolu’sunda bulunan hemen her tipe de yer veriyor. Rum, Yahudi ve Ermeni tüccarlar, Türk savaş gazileri, İttihatçılar, Kuvvacılar, İngiliz subayları, Türk zabitleri, Kemal Paşa taraftarları, cami imamından berbere kadar mahalleli figürler, Beyaz Rus göçmenler, Pera’nın müdavimi Avrupalı ve Levantenler, şöhretli paşalar, hainler, kahramanlar…
Velhasıl, iyi bir tarihçinin iyi bir romancıya dönüştüğü Hain, okur için de liste başı olacak bir tarihi roman olacak.
İddialı ama vasat...
Kitabın altı çizilecek doğru düzgün bir aforizması, edebi değeri olan birkaç cümlesini bulmakta zorlandım. Yani, roman edebiyat sanatıyla pek ilgili değildi. Onu baştan yazayım.
Tam bir Hollywood filmi senaryosu tadında, çok da yaratıcı olmayan bir ana fikre dayalı olduğunu düşünüyorum. Yılın kitabı seçilmesini ki, kim, nerede, hangi kriterlerle seçmiş, anlayabilmiş değilim.
Kader ve tercihler fikri üzerinden, Dün Aslında Bugündü ya da İlk Elli Öpücük filmleri gibi bir senaryo üretilmiş. Özetle, kapağında bu kadar iddialı şeyler yazan bir roman için bence hayli vasat bir kitaptı.
Nurullah Ataç için "kendi romanının kötü karakteri" tabirini kullanabilirim. Mutsuz, öfkeli, nefret dolu ve çocukluk sorunları olan takıntılı bir adam. Dostlarıyla çabucak yollarını ayırabilen, geçimsiz bir arkadaş. Çok iyi kullandığı Türkçeyi benimsemeyen, dil konusunda belli takıntıları olan ve aslında eleştirmen mi değil mi, onu bile kendine açıklayamayan bir tip. Öyle ki kendisi için münekkit/eleştirmen diyenlere de kızıyor, değildir diyenlere de…
Kitabı okurken Ayvazoğlu'nun diğer eserlerinde olduğu gibi sadece kitabın ana karakterini değil, onun yaşadığı dönemi de bütün sosyal, siyasi ve edebiyat dünyası yönleri ile takip edebiliyorsunuz. Ayvazoğlu'nu biyografideki ustalığı nedeniyle tekrar kutlamak isterim. Çünkü bizde biyografi, genelde sevdiğimiz ve hayranı olduğumuz kişiler için yazılır, o ise fikirlerine katılmasa bile mümkün olduğunca tarafsız hatta katılmadığı fikirlerde bile uzaktan bakış atma durumunda kalarak başarılı bir portre kitabı oluşturmuş.
Kitabın adı yönlendirici olsa da ben çok beğendim. Adı Mustafa Kemal. Gelgelelim, onunla doğrudan ilgili kısım Mehmed Emin Bey'in ona yazdığı bir şiir. Kitabın geriye kalanı, 1921 yılında İstanbul'dan Anadolu'ya geçen Mehmed Emin Yurdakul'un o aylarda yazdığı yazı ve şiirlerden oluşuyor. Çok sevdiğim, meşhur Vur şiiri de burada ve 1921 Temmuzunda Türk Ordusu'na ithafen yazılmış. milli hisleri kabartan, edebi yönü çok kuvvetli yazılar var. Mehmed Emin Bey'in, Atatürk'ün öğrencilik yıllarında hayranlık duyduğu bir şair ve fikir adamı olduğunu da ifade edelim.
Sarsıcı bir kitap bu...
İnsan neden kitap okur sorusuna verilecek pek çok cevap vardır bence. Bunlardan birisi ise “değişmek için” olabilir. Yani okuduğumuz eser bizde bir değişim ya da farkındalık oluşturabilmeli, davranışımızı değiştirmeli ya da pekiştirmeli.
Süleyman Çobanoğlu’nun Kök Ekin’i için “Türkçe kitap” demem lazım. Türkçeye tutkun, Türkçeye aşık bir kitap bu. Çünkü yazarı daha doğrusu şairi öyle.
Çobanoğlu bir şair, Türkçe yazan bir şair. Kitabı okumadan önce kendisi hakkında hemen hemen hiçbir bilgim yoktu. Sonra onun Kök Ekin söyleşisinde bulunan bir dostum bahsetti bana. “Acayip bir kitap ve acayip bir adam, bence çok beğeneceksin” dedi. Hatta sıkı bir kitap okuru olmasına rağmen “son yıllarda en etkilendiğim kitaplardan birisi oldu” deyince okumak benim için kaçınılmaz oldu.
Çobanoğlu’nun Türkçe sevgisinden o kadar etkilendim ki, bu inceleme için yazdığım her satırda sözcüklerimi seçerek yazıyorum. Yani sonuç olarak beni “etkiledi ve değiştirdi” bu kitap.