E-Dergi

Daha önce bu türde bir kitap okumadığımdan olsa gerek kitaba adapte olurken biraz zorlandım, bitirdikten sonra ise iyi ki okumuşum dedim. Latife Tekin, kelime hazneme kırsal ağırlıklı bolca kelime kattı. Dirmit karakterini okurken topluma ve toplum normlarına karşı girdiği mücadeleye karşı ona büyük bir saygı duydum. Kimi yerde ona acırken, kimi yerde ise kurduğu hayallerde ve düşüncelerde onunla beraber gezdim.

Azil kitabının kahramanı Asil'in zihninde bir yolculuğa çıkaran anti-militarist bir roman. Günday'ın diğer romanlarında olduğu gibi bolca, hüküm veren sert ve keskin cümleler içeriyor. Ve yine Günday'ın diğer romanlarında olduğu gibi çarpıcı bir sonla bitiyor. "Sonuçta hepimiz donarak ölecektik. Bembeyaz. Toplu mezarlara, mikrop saçmasınlar diye dökülmüş kireç gibi üzerimizde duran karın altında ölecektik." ifadesi Azil'in bulunduğu ortamdan çıkardığı sonucu özetleyen harika bir ifade olmuş. Kitabın ismi olan Ziyan ise hem ele aldığı tema bakımından isabetli bir isim olmuş hem de "Ziya'n" öznesini ifade eden ince bir anlam taşımış.

Türk romanında, bu kadar cesur ve uçlarda gezen bir roman bulmak oldukça zor. Kendisi de Tante Rosa gibi toplumla çatışan biri olarak Sevgi Soysal, eserinde birey-toplum çatışmasını çok iyi yansıtmış. Funda Soysal'ın yazmış olduğu ön sözde geçen "Gerçekte, kadına böyle bir yaşam alanı tanımayan bir toplum için Tante Rosa, Alman olduğu için değil, özgürlüğünü sahiplenen bir kadın olduğu için yabancıdır." cümlesi yazarın yaşadığı çatışmaya yeterince ışık tutuyor. Ek olarak kitabın içerisinde geçen "Herkesle alay edilebilir. Ama kendi alaylarını yöneltmek, yüceltmek elindedir kişinin." cümlesi aklıma kazınan, epigraf niteliğinde cümlelerden biri oldu benim için.

Sade ve akıcı bir eser. Temeli sağlam bir giriş yapmak isteyenlere öneririm.

Ayraç olarak kullanması oldukça zor olsa da, çok estetik bir ürün.