E-Dergi

Sette The Prophet, The Madman, Sand and Foam, The Wanderer, The Forerunner gibi Cibran'in ingilizce eserlerinden önemli parçalar bulunuyor.İngilizce eser olması, hem dil pratiği açısından hem de çeviri faktörü olmadan doğrudan yazarı hissetmek açısından büyük bir artı.

On Dakika, yaşamın kırılma anlarında “yeni başlamak” için bir davet gibi. Chiara Gamberale, hayatındaki büyük boşlukları doldurmak için büyük adımlar değil, sadece her gün biraz fazlasını denemekle başlamanın gücünü gözler önüne seriyor. Hayatın akıp gidişinde küçük jestler, günlük ritüeller, alışılmışın dışına çıkmak insanı yeniden kurabiliyor.

Halil Cibran’ın Ermiş adlı eseri, hayatın temel meselelerine zamansız bir bilgelikle yaklaşan bir metindir. Dini bir öğreti vermez ama ruhani bir pusula sunar. Kimi zaman bir sufi derviş gibi, kimi zaman bir filozof gibi konuşur ama her zaman kalbe hitap eder.
Bu nedenle Ermiş, hem bireysel gelişim hem de insanlık üzerine düşünmek isteyen herkes için değerli bir başvuru kaynağı olabilir.

Tema olarak aşk, güzellik, zamanın geçişi, ölüm, kıskançlık gibi evrensel konularla uğraşır. Ayrıca arkadaşlık, sadakat, sanatın ölümsüzleştirme gücü gibi daha derin düşüncelere de yer verir.

Shakespeare “zaman”ı hem düşman hem ilham kaynağı olarak kullanır. Zaman her şeyi silip süpürür — insan güzelliği, gençlik, hayatın neşesi — ama şiir, sanat vasıtasıyla bu faniliğe karşı koyar. Güzellik, unutulmazlık veya sürekli hatırlanma isteği sıkça işlenen meselelerdir.

Soneler’de aşk çoğu zaman idealize edilmiş, platonik, kimi zaman da karşılıksızdır. Bu aşk şairi hem yüceltir hem acımasız bir şekilde sınar. Kıskançlık, güven eksikliği, hayal kırıklığı gibi duygular da yoğun biçimde yaşanır.

Shakespeare sadece duygusal değil, felsefi bakımdan da sorgulayıcıdır: zamanın adaleti nedir, insan yaşamının değeri ne, güzellik nasıl korunur? Bu sorular sakin bir lirik sesle değil, çoğu zaman acı, kıskançlık veya umutsuzlukla karışık bir içsel gürültüyle gelir.

"Yeraltından Notlar", edebiyat tarihinin en derin birey analizlerinden biridir. Modern insanın anlam arayışı, kendilik problemi, toplumla olan gerilimi gibi konuları 19. yüzyılda işlemiş olmasıyla, çağının ötesindedir.
Yeraltı adamı, insanların mantıkla değil, özgür iradeyle hareket ettiğini savunur. Ona göre birey, kendini mantıklı sistemlerle sınırlamak yerine bazen kendi zararına bile olsa özgürce hareket etmelidir.
Yeraltı adamı, hem kendini hem insanları küçümser. Bu, onun içe dönük bir öfke ve nevrotik kişiliğe sahip olduğunu gösterir.
Karakter, toplumla kuramadığı ilişkilerden dolayı kendi içine dönmüş, "yeraltı"na sığınmıştır. Bu yeraltı, hem fiziksel bir metafor hem de ruhsal bir kapanmadır.
Yeraltından Notlar, psikolojik ve felsefi derinliğiyle kolay okunabilir bir roman değildir, ama okudukça kişiyi kendisiyle yüzleştiren, düşündüren, sorgulatan bir metindir. Modern bireyin huzursuzluğunu ve yalnızlığını anlamak isteyen herkesin okuması gereken, sarsıcı bir klasiktir.