E-Dergi

Bu kitabı defalarca okuduğumu söyleyebilirim. Her defasında eski ve vefalı bir dostla karşılaşıyormuşum gibi hissediyorum.. Keşke 18 yaşındaki bir yazarın bu kitabı yazarken gösterdiği titizliği, 'ben zaten biliniyorum' egosuyla göstermeyen yazarlarımız çok çok daha az olsa.
Platonik bir aşktan daha çok sevgi anlatılıyor bu kitapta; Aşk'ın sevginin bir meyvesi olduğunun kanıtı bir nevi. İki sevgili değil de, birbirine güvenen 2 kişi gibi. Tek kelimeyle: 'Okuyun.'

Ortaokul-Lise çağında olan öğrenciler için gerçekten duygusal bir kitap sayılabiliyor. Ama yaş sınırı giderek arttıkça ve kitabı Türkçe çevirisiyle okuduktan sonra, açıkçası insanın gözünde çok da bir değeri kalmıyor. Evet kitap gerek konusuyla, gerek aktarımıyla, gerekse sadece üslubuyla ortalama bir kitabın üstüne geçse bile, abartılacak bir muhteşemliği yok bence.

Açıkçası kitabı daha tam okumadım. Bunun sebebi ise, bu kitabın radarlarıma çok çok geç takılmış olması. Keşke ülkemizde saçma ve sadece vakit kaybına yarayan kitaplar yerine böyle kitaplar öne çıksa..

Daha önce okuduğum bir kitap. Bütün samimiyetimle söyleyebilirim ki, kitabı her okuyuşunuzda daha farklı çıkarımlar yapabiliyor, Atay'ın dünyasına bir adım daha yaklaşmış oluyorsunuz. Tutunamayanlar, diğer eserlerin gelmesinde öncü olan bir kitap rolünde aslında. Fark ettiyseniz eğer, Tehlikeli Oyunlar ve Oyunlarla Yaşayanyanlar da aynı şekilde. Bir tür tiyatro sahnesi gibi. Yani aslında kitabı okurken, Atay'ın zihninde canlandırdıklarının bir kısmı bizim için gösterime açılmış gibi hissediyorum şahsımca. Her yaşa hitaben bir kitap olmasa bile, alın. Alın ve okuyun. Başlarda anlamakta zorluk çekip devamını getiremeseniz bile, bırakın bir köşeye, doğru zamanı bekleyin.