E-Dergi

Bu kitaba erişim sağlamış kişilerin kitabın muhtevası ve soykırım hakkında asgarî bilgiye sahip olduğu ön kabulüyle kitap hakkında birkaç düşünce bırakacağım buraya. Evvela, okumayı talep ettiğiniz kitap, savaş ve soykırım gerçeklerini (yer yer perdeli, yer yer direkt bir anlatımla) ele almış bir eser. İlk yarısına dek pembe bir dünya sunulmuş günden güne bu rengi sönmeye yüz tutan. Buradan sonra ise kitabın hakkını verdiği o ifadelerle tanışıyoruz, "İncir Kuşları"... İşte bu tanışıklık sizde ömürlük bir sızı bırakacaktır.
Hassas bir konuyu işlemesine rağmen romantik hayaller pençesinden çıkmayan eserin söz konusu tavrını, bu tür kitapların halkın erişiminde olmasına, üsluptaki pürüzleri de bu gayeye hizmet etmek üzere yazılmasına yoruyorum. Beni oldukça yoran bir üslubu vardı çünkü kitabın.
Kitabın özü, incir kuşları bahsindedir sanıyorum.
Allah bu ümmeti her türlü şerden muhafazasına alsın, tüm fertleri birbirinden haberdar olmak ve dayanışmayla bir eylesin.

İlk cep boy kitap deneyimimdi, tasarım hoşuma gitti.

Çeşitli muhtevalara sahip yazılarının bir arada olması Mehmed Âkif okumalarımda kolaylık sağladı. Emeği geçenlere teşekkür ederim. Üslubunun değişleriyle sinemizdeki çarkın ışıldadığı Âkif'e rahmet olsun!

Kıymeti ölçülemez iki kültür mirası... Nurettin Topçu'dan Mehmet Akif'i ilk kez dört yıl evvel bir kütüphaneden ödünç alarak okumuştum, bugünse kendi kitaplığıma ekleyip yeniden okumak nasip oldu.

Kişilerin diğer eserlerinden önce, bulabilirsem böyle otobiyografik eserlerini okumayı tercih ediyorum. Hayatını kendi ağzından dinlediğim bir yazarın diğer eserleri yazmaktaki davasına vakıf olabilmek adına daha kolay ve daha emin adımlar sunuyor bu okuyuşlar. Hayatını okuyucularının, meslektaşlarının ve öğrencilerin nazarına sunmasına saygı duyuyorum fakat anlatımı, anlatıcının kimliğine baktıkça samimiyetsiz bir kalıba bürünüyor sonlara doğru. Yine de yaşadığı devre bir de kendisinin gözüyle bakmak hoştu.