E-Dergi

Hayatın bir yolculuk olması gibi bu kitapta da çıkılması gereken önemli yolculuklar, aşılması gereken zorlu engeller var. Tema olarak masalsı bir evreni olsa da şahsen benim en hoşuma giden şey: İblisler için her zaman her şeyin iyi gitmemesi ve her şeyi her zaman başaramamaları çünkü hayat dediğin böyledir. Her şeyi kolayca başaramazsın veya ekmek piş ağzıma düş olmaz. Yenilip tekrar çabalamak ve başarmak için daha çok çabalamak gerekir. Hayatlarımız da bir nevi kendi kuyruğunu yiyen o Ouroboros Yılanı'ndan farksızdır.

Sadece yazıldığı dönemde değil bu dönemde de ve hatta -kendimde bunu söyleme cesaretinde ve inancında buluyorum- sonsuza dek akıllardan çıkmayacak olan Kamelyalı Kadın epik ve kült bir eserdir. Günümüze kadar birçok operaya, tiyatro oyununa ve filme konu olan bu kitabın yazarı, Alexandre Dumas'nın evlilik dışı dünyaya gelen oğlu Alexandre Dumas Fils'tir ve kendisinin yazdığı ilk kitaptır Kamelyalı Kadın. Tıpkı babası gibi oğlunun da kalemi okuyucunun beklentilerini karşılamakla kalmıyor, yüzyıllar geçse de "unutulmayacaklar" adı altına eserlerini altın harflerle yazdırıyorlar. Bunun nedeni sadece olay kurgularının mükemmel olması değil ayrıca duyguları yoğun bir şekilde okuyucuya hissettirmeleri ile de alakalıdır.

1)- Stefan Zweig'ın bütün eserlerinde olduğu gibi bu eserinde de insan psikolojisini, bu psikolojinin nasıl evrildiğini ve insanı nasıl yönlendirdiğini gözler önüne seriyor. Ancak çoğu eserinin aksine bu eserinde kendi yarattığı bir karakterin değil, çoğu kişinin "Ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler." sözüyle bağdaştırdığı Fransa Kraliçesi Marie Antoinette'in psikolojisini inceler. Yalnız Stefan Zweig sadece Marie Antoinette'in psikolojisine inmiyor aynı zamanda sihirli kalemini bütün Fransa halkına uzatıyor. Düşüncelerini gerçek haberlerle ve yazılarla destekliyor.

Bu kitabı okumayan çok şey kaybeder.Elinize aldığınızda bırakamayacağınız bir kitap gerek olaylar gerek zaman çizgisi olsun incelikle planlanmış .Yazarın diğer kitaplarını da merakla bekliyorum.