E-Dergi

Yüzbaşının Kızı, Puşkin’in sade ama etkileyici anlatımıyla bir aşkın, bir isyanın ve bir vicdan muhasebesinin hikâyesi.
Tarihi bir fon üzerine kurulmuş bu kısa roman, genç bir adamın büyüme serüvenini anlatırken bizi de insan olmanın karmaşık duygularıyla yüzleştiriyor.
Ne abartı var ne süs... Ama her satırı yüreğe işliyor.
Onurlu duruşlar, sarsılmaz bir aşk ve zamanın ruhu…
Puşkin, birkaç sayfada bir ömrü anlatmayı başarıyor.
Sessiz ama çok güçlü bir kitap. Bitince içimde ince bir sızı kaldı.

Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın kalemiyle tanışmak isteyen herkesin mutlaka okuması gereken bir kitap.
Kuyruklu Yıldız Altında İzdivaç, bir aşk hikâyesi gibi başlıyor ama her sayfada dönemin toplumsal yapısını, batıl inançlarını ve kadın-erkek rollerini hicivle sorguluyor.
Yazarın zekice mizahı sayesinde hem güldüm hem düşündüm.
İçinde bilim var, aşk var, ironi var…
Dönemine göre ne kadar cesur ve ilerici olduğunu fark ettikçe bir kez daha hayran kaldım.
Kitap bittiğinde “Bu sadece bir roman değilmiş” dedim.
Gerçekten çok kıymetli bir eser.

Orhan Veli’nin Bütün Şiirleri, hayatın en sıradan anlarını bile şiire dönüştüren büyülü bir dünya sunuyor. Ne süslü kelimelere ihtiyaç duyuyor ne de derin felsefelere… Çünkü onun dizelerinde sokak var, deniz var, aşk var, hüzün var – biz varız.
Her şiir, insanın içine ince bir rüzgar gibi dokunuyor.
Bazı kitaplar okunmaz, yaşanır. Bu onlardan biri.

Bay Keating gibi öğretmenler başımıza gelecek en güzel mucizelerden biridir bence.

Sürükleyici ve bir yandan da hüzünlü bir kitaptı benim için. Oldukça başarılıydı.