Kitabı okurken Orta Asya bozkırlarında geziyor ok atıyor ava gidiyorsunuz. O bozkırlarda at koştuyor çadır kuruyorsunuz. Türk töresini Türklük için savaşan erleri görüp onlara katılıyor o savaşta bir alp de siz olup kılıç savuruyorsunuz. Kürşad, Onbaşı Pars, Almıla, Urungu, Ay Hanım, İşbara Han, Yamtar'ı tanıyıp onların hayatlarına dokunuyor güç buluyorsunuz. O yağmurlu gecede Çin sarayını basan 40 yiğidin bir parçası oluyorsunuz.
----"En sonra ölüm kızı onun eline bir sağrak sundu. Kür Şad acı sağrağı gözünü kırpmadan içti. Atının yelesini kapandı. Başını dayadı. Sağ elinde kılıç hala sımsıkı duruyor, sol eli sarkıyordu.
Kür Şad ölmüş, fakat attan düşmemişti.
Ölmüş fakat yenilmemişti..."-----
Bu alıntıyla bitirelim. Uzun süre etkisinden kurtulamadığım, Türklük duygumun şahlandığı mükemmel bir eser. Büyük Türkçü Atsız'ın ruhu şad olsun.
Dipçe: Çin kaynaklarında geçen “chieh-she-shuai” ismini Kür Şad olarak Türkçeye kazandıran kişi Hüseyin Nihal Atsız'dır.