E-Dergi

Hiç kuşkusuz Dünya Edebiyatının en büyük eserlerinden birisi. Kitabın ilk sayfalarında Raskolnikov'un annesinden aldığı mektubun sonuna kadarki bölüm gerçekten sıkıcı. Ama sabredip devam ettiğinizde roman sizi alıp götürüyor. Devamında Raskolnikov ve Savcı arasındaki psikolojik savaşı heyecanla okuyacaksınız. Raskolnikov'un sürekli kendi dünyasında küçümsediği Yaşı Kurt savcı en sonunda Raskolnikov'un yüzüne herşeyi söylüyor. Raskolnikov acayip şaşırsada belli etmemeye ve kendisini ele vermemeye çalışıyor. Ama yaşlı kurt herşeyi çoktan çözmüştür. Heleki Romandaki Sividrigaylov karakteri çok ama çok iyi. En sonunda herşeyi bilipte Raskolnikov'u ele vermemesi ve bu büyük sırrı kendisi ile birlikte öbür dünyaya götürmesi tek kelime ile mükemmel bir sahneydi.

Mösyö Madlen Baba, Fantin ve Kozet'in inanılmaz öyküsü... Hiç kuşkusuzki Dünya Edebiyatının en büyük eseri. Her nesilin okuduğu ve gelecek nesillerinde hiç kuşku yokki okuyacağı bir roman. Heleki romanın son sayfalarında Mösyö Madlen babanın kızı kozet'ten ayrılması ve ölüm döşeğinde tekrar biraraya gelmeleri ve Mösyö Madlen babanın ölüm döşeğinde gözlerini yumuşu. Tüyleriniz diken diken olacak. Mutlaka ama mutlaka okuyun, okutun...

Konu ilgi çekici ve merak uyandırıcı. Ancak kitabın içeriğine baktığımızda Atatürk'ün ölümüne dair konu 2-3 sayfa ya var ya yok. Geri kalan sayfalarda o dönemdeki siyasal gelişmeler, özellikle İsrail devletinin oluşması ve Atatürk ile ilgili asılsız iddialara (alkolik ve din düşmanı olduğu yönünde) yanıt veren bir kitap olmuş. Şuna emin olunki kitap Atatürk'ün nasıl öldürüldüğü sorusunun cevabını verecek yeterlilikte değil...

Kitap ünlülerin gaflarıyla başlayıp, Bunları Biliyormusunuz?, Televizyoncuların lafları, Cevaplanası laflar, Tarihte lafını gediğine oturtanlar, ata sözlerindeki laflar başlıkları ile sürüp gidiyor... Genel itibarı ile kitaptaki tüm yazılar internetten, sağdan soldan toplanarak kitap haline getirilmiş. Ancak kitapta birçok tekrar hatası var. Örneğin okuduğunuz bir cümleyi inanın abartısız 2 satır altta tekrar görebiliyorsunuz. Ve bu tekrar hataları çok fazla. Bu yüzden de okuyucuyu zaman zaman sıkabiliyor. Kitapta en beğendiğim bölüm ise Ata Sözlerindeki Laflar... Bu bölümde atasözlerimizi zıtları ile okuyabiliyorsunuz.

Örneğin:

Damlama Damlaya Göl Olur...
Taşıma Suyu ile Değirmen Dönmez...

Harama uçkur çözülmez...
Güzele bakmak sevaptır...

Bu şekilde sürüp gidiyor... Dediğim gibi bu yazıların hepsini internette bulabilirsiniz ancak 3 lira gibi bir ücrete bunun basılı halini elinizin altında topluca bulundurmanız daha akıllıca olacaktır.

Seriden yine mükemmel bir kitap. Gerçekten çok sürükleyici ve bol aksiyon sahnesine sahip bir kitap. Ancak kitapta Gri takımın kurucusu olan KURT'un ölmesi gerçekten beni bir Metal Fırtına Fanatiği olarak üzdü. Ve ölümü bence KURT gibi bir karaktere yakışmayacak şekilde oldu. Kitabın sonunda ise Gökhan kurtuluyor ama onun haricinde Mert'in ölüp ölmediği belli değil. Kitap Görev Türkiye'deydi diyerek bitiyor ve bir sonraki kitap için merak uyandırıcı soruları aklımızda bırakıyor... Acaba Mert Öldümü? Gökhan o ateş çemberinden nasıl çıkacak? KURT'un olmadığı yeni kitapta GRİ takımın başına kim geçecek? Ve en önemliside KURT'un ölümü ile GRİ takımın kendisine nasıl bir yol çizeceği? Kitabın devamını merakla bekliyoruz...