E-Dergi

Çağımızın en vurucu sorunlarından; savaş ve mültecilik konularını bir çocuğun gözünden işliyor kitap.
2015 Tudem Edebiyat Birincilik Ödülü sahibi romanı bir solukta okuyacaksınız.
Neredeyse her sayfası bir gözyaşı, her satırı biraz acı barındırıyor.
Evini, yurdunu terketmek zorunda kalan, bir daha dönüp dönemeyeceği belli olmayan, yanında anılarından başka hiçbir şey götüremeyen bir nesil, neler hissetmiş olabilir?
Kapılarını kendilerine açan Türkiye’ye can havliyle kaçan insanları okuyacaksınız. Nedenlerini, nasıllarını... Ağaçların da savaştan kaçabileceğini...
Hala okumadıysanız, hiç durmayın.

Savaş deyip geçiyoruz. yıldönümlerinde anıyoruz. Lakin düşünmek lazım; takım elbiseli kocaman adamların iki dudağı arasından çıkan kararlar, kaç hayatı karartabilir, kaç dünyayı yıkabilir diye...
Sadako, bir umut hikayesi olmanın ötesinde, savaşların uzun yıllar sürebilecek acı sonuçlarını da gözler önüne seriyor.
Günümüzde, özellikle ortadoğuda, Filistin’de, Suriye’de, Irak’ta, Doğu Türkistan’da, ve daha sayamadığım nice mazlum coğrafyada karartılmaya devam edegelen hayatları da görmezden gelmemek umuduyla.

Bu kitabı okuyun.
Sonra annenize, babanıza, kardeşlerinize, evlatlarınıza, eşlerinize sarılın.

Kitap bir olay romanı değil, durum romanı. Aslında kitapla ilgili merak edenlere, bir gençlik romanı olduğunu belirtmek isterim. "Bir Genç Kızın Gizli Defteri" tarzı.
Hikayeyi özel kılan, 70'lerde bir yatılı öğretmen okulunda yaşanıyor olması. O günlere çok güzel ışık tutmuş yazar. Kendinizi o dönemde hissedebiliyorsunuz. Siyasi rüzgarlar, idealist gençlerin öğretmenlik mesleğine olan tutkuları, dönemin Türkiye şartları, güzel yansıtılmış.

Severek takip ettiğimiz iki güzel insan...
Okurken kendinizi onların sohbet meclisinde istifadelenirken buluyorsunuz.
Bir solukta okudum.