Toplam yorum: 3.087.160
Bu ayki yorum: 6.847

E-Dergi

Bahadır Cüneyt Yalçın

1 Şubat 1982'de doğdum. Yedi buçuk yaşında okumayı öğrendim. 2000'de Kırıkkale Fen Lisesi'nden, 2006'da İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü'nden mezun oldum. 2011'de Afili Filintalar'a katıldım. Ankara'da yaşıyorum. Üç çocuğum var. Mizah edebiyatı ve fırın sütlaç severim.

Bahadır Cüneyt Yalçın Tarafından Yapılan Yorumlar

Yirmi yıldır Umut Sarıkaya okuyorum. Benden sadece bir yaş büyük ama öğretmenlerimden biri o. Her dergi köşesini okumaya yetişemesem de kitaplarının hepsini bayıla bayıla okudum. Bunun yanında çıkardığı veya katkı verdiği her dergiyi takip ediyorum. Kanaatimce mizah edebiyatı dalında kendi jenerasyonun en iyisidir. "Söyleyeceklerim Var"ın bu dördüncüsü de yine harika. "Anadoluyum ben" ve "Doğa gel demedi" adlı nefis öyküleriyle çok çok akıcı birer romana göz kırparken, "Karanlıktan şafağa" adlısıyla şahane bir kısa film yazmıştır. Bu kitabıyla entelektüel sesini yükselttiğini, kaygılarını, itirazlarını sertleştirdiğini görüyoruz. Öte yandan iyi bir redaktöre ihtiyacı var. Son olarak, kitabın font büyüklüğü çok hoş (Ferhan Şensoy'a el sallar gibi) Böyle kitapların kötü yanı hemen bitmesidir. Olsun. Yaşasın kahkahalarla kitap okumak!
Nefis bir gazetecilik. Kamusal heykeller bağlamında ülkemizin, birazcık da dünyanın mizahi tarihi. Çok keyifli bir seyahat. İstanbul'dan Belgrad'a, oradan Moskova'ya, oradan da Konya'ya geçiyor, bahçelerden meydanlara atlıyor, beyinlerden kravatlara, paçalara düşüyor insan. Tito'nun cenazesinde kaç kişi vardı? Atın şeyine ne oldu? Bronz mu daha iyi, mermer mi? Siyasetin banliyölerinde gülerek, hımmlayarak dolaşmak için okumalı. Son olarak kitaba adını veren talimatın Erbakan'dan geldiğini de belirteyim.
Uzun, yorucu bir yolculukta karşına çıkan yeşillikler içinde, ucuz, sakin ve kaliteli bir dinlenme tesisi gibi kitap. Mizah apartmanının bir de bu kapısını çalın bakalım! Bunlar sizin bildiğiniz şiirlerden değil. Bunlar kahkahalı kafiyeler. Ruhun şad olsun Marguiles.
Sermet Muhtar Alus'la tanışma kitabım. İyi ki tanışmışım. Öncelikle müthiş bir kelime hazinesi, şahane bir dönem mizahı. Mesela "karmanyola" kelimesinin "şehiriçi gasp" anlamına geldiğini biliyor muydunuz? "Lololo" tabirinin aslında epey eski olduğunu? Akbaba Dergisi yazılarından mürekkep bu kitabı zevkle okudum. Akbaba zamanının Uykusuz'uydu. Kitabı hazırlayan Yakup Öztürk'e en derin teşekkürü borç bilirim. En kısa zamanda Amcabey ve Aydede dergisi yazılarının kitaplarını da beklerim.
Kitabın adıyla komik bir ilişkisi var içeriğinin; klasik bir zamanda olsaydık, yani sosyal medya ve post-hakikat çağı beyinleri emmiş olmasaydı, eserin küçük bir kıyamet kopartması gerekirdi. Ama koparmadı. Kıyamet kopmayınca hiçbir şey olmadı, aynen devam bütün angutluklara. Her yazdığına katılıyor muyum? Hayır ama yahu bir insanın düşmanı olacaksa bile Nişanyan gibisi olsa keşke. (Kaldı ki Nişanyan'ı çok sevdim.) Bilemiyorum sonumuz nereye varacak.