E-Dergi

Kurtuluş savaşı kahramanları yalnızca çıplak ayak, mintansız, tayınsız neferler değil elbet. Böyle geri planda kalmış, belki kalmak ta istemiş fazla deşifre olmamış, sırasında yanlış değerlendirilmiş kahramanları da var. Bu tarihe ilişkin kitap ta çok edebi bir eser olmamaklar beraber (belki de bunu yazarımızın gazetecilik kökenli olmasına borçluyuz) anlatımı güzel, okunuşu rahat bir kitap olmuş. Yakın geçmişimizi merak edenler bir bilgi daha eklemek isterlerse dağarcıklarına okuyabilirler.

Halide Edip Adıvar'a bir ilgi doğdu ise içimde bu roman sayesindedir. Nedense erken çekmişiz ipini bu değerli yazarımızın. Onu günün şartları içerisinde karalayıp, yargılayıp bir kenara atmış ve ondan soğumuşuz. Halbuki ne iyi bir gözlemcidir Halide Edip Adıvar. Onun içinde taşıdığı azmi, içinde büyüttüğü filizleri bu eserde görüyoruz. Elbette ki bir roman bu kitap, ancak bir takım gerçekleri bize öğretmiyor da değil. Bir araştırma ürünü; bizim zahmet etmediğimiz bir araştırmanın. Eseri okurken zevk aldım, bilgilendim ve Adıvar'ın kitaplarını okumaya karar verdim.

Çocukluğum önce Kemalettin Tuğcu'nun eserlerini okumakla geçti. Ortaokul yıllarında okumadığım Orhan Kemal kitabı kalmamıştı. Şimdi belli bir hayat tecrübesini edinmiş bir okur olarak elime tekrar alıyorum ilkgençlik yıllarımın kitaplarını. "Murtaza"da onlardan biri. İkinci bir okumayı kesinlikle haketmiş bir kitap. Dalga da geçebilirsiniz, çok ta üzülebilirsiniz. İnandığım bir gerçek varsa o da dekor ve tarih değişse de insanların dramının asla değişmediğidir. Ne 1930'lar Türkiye'si ne de 2000'ler, değişen bir şey yok.

Gözlerinizi ödünç veriyorsunuz yazara size Anadoluyu gezdiriyor. Kulaklarınızı veriyorsunuz akan suların şırıltısını, halkın şivesini, canlıların seslerini duyuruyor size. Göller ve her birinden doğan çok güzel hikayeler. Ben ki öykü okumayı sevmem. hacimli kitaplar keser hızımı, bu lezette bir öykü kitabı okumadım desem yeridir.

Hani bazen meşhur edebilmek için, yeni şarkıcılara, ünlü ve deneyimli şarkıcılar seslerini verirler ya. Acaba diyorum aslında bu romanı da Dan Brown yazdı da, bu yazarlara mı hediye etti. Demek istemem o ki onun kadar güzel yazmışlar. Ellerine sağlık. Heyecan hep dorukta, merak hep kapıda. Labirent gibi bir kampüste geçiyor ağırlıklı olarak olaylar. Bazı hesaplaşmaların devam ettiğini ve olayların bunların üzerine kurulduğunu görüyoruz. Gizli metinler, şifreler, miras bırakılan bilgiler ve tesadüfler. Gerçekten okunası bir eser ortaya çıkmış. Tebrikler.