Toplam yorum: 3.253.599
Bu ayki yorum: 5.625
E-Dergi
hayal ve gercek Tarafından Yapılan Yorumlar
"Susmak suça ortak olmak demektir."
Kısacık bir kitabın bu kadar etkisi olabilir mi...oluyormuş demek. Emile Zola'nın adaletsizlik karşısında duruşuna hayran olmamak elde değil.
1898 yılında yazar Emile Zola bir iftira yüzünden mahkemeye çıkar. “Suçluyorum” isimli açıklaması L’Aurore gazetesinde manşetten yayımlanmıştır. Yüzbaşı Dreyfus’un haksız yere casuslukla suçlanıp ceza almasının sebebinin Fransız ordusundaki yüksek rütbeli subayların kışkırtmaları olduğunu açıkça dile getirmiştir. On dokuzuncu yüzyılın son yıllarında, Dreyfus’u savunanlar ve suçlayanlar antisemitizm bağlamında birbirlerine en ağır saldırıları yapmaktaydı. Bu kitapçık olan bitenleri büyük yazarın eşinin gözünden anlatıyor. Alexandrine’in kocasına olan sevgisi ve hayranlığını dile getirirken, bir yandan da Zola’nın bu dramatik günlerde ne kadar sağduyulu ve soğukkanlı olduğunu ortaya koyuyor.
Üç kadının bakış açısından Güney Kore tarihinin en karanlık zamanlarını okuyacağız. Faili meçhullerin ve sivil katliamlarının damga vurduğu zamanları. Arka kapak da böyle bir tanıtım yapılıyor kitap için. Tam da bunları okuyoruz 2024 nobel ödülü almış kitabımızda ama nasıl bir okuma. Bu kadar insanın içini acıtan olayları, bu kadar okuyanı yorarak anlatmayı nasil başardın be Han Kang
Yani öyle bir okuma ki tarihlere dikkat etmezsek nerde hangi olayı anlatıyor hepsi birbirine karışıyor. Mecburen kalkıp kendin araştırma yapmak zorunda kalıyorsun Jeju katliamı, Bodo katliamı, Goyang Mağara katliamı, kore savaşı... vb. Evet anlatılanlar Kore nin karlı soğuk havasının kasvetiyle birleşince daha da üzücü hale geliyor ama oradan oraya simdi neyi hangi zamanı kimi anlatıyor derken olaya odaklanamıyorsun. Kitapta en etkilendiğim iki dostun arasındaki kopmayan bağ oldu onun haricinde çok etkilendigimi ve sevdiğimi söyleyemeyeceğim
Türkçe'nin söz ustası Yavuz Bülent Bâkiler, Osmanlı bakiyesi topraklarda tarihin izini sürüyor. Kâh Kosova'da, Sultan Murad Hüdavendigar'ın kabri başında kâh Üsküp'te, tarih kokan surların dibinde bir milletin mirasını arıyor...
Harun, haydi eve gel, dışarıda kurşun yağıyor."
Bundan daha ağır bir alıntı bulamazdım sanırım diye düşünürken altını çizdiğim
"Yugoslav Edebiyatı profesörü Vojislav Maksimoviç, bir Müslüman'ın kesik başını futbol topu yapmıştı. Bu yüzden insanlar hakkında hiçbir beklentim kalmadı. Bu yüzden İsa'yı çarmıha germeyecek hiçbir millet olduğunu sanmıyorum..." satırları görüyorum
Şiir, anı, hikaye, günlük, hepsinin bir kitapta toplandığı kısacık ama sarsıcı bir eser Saraybosna Blues . Savaşın başladığı yıllarda Bosna dan gitmek yerine, şehirde kalmayı tercih eden Semezdin Mehmedinoviç in müthiş gözlemleri, hissettikleri.... Yakın tarihte yıkıcı bir savaş yasamış Bosna yı hissetmek için mutlaka ama mutlaka okunmalı..!
Hani bazı kitapları okuyunca kendi ömrünün ne kadar boşa geçtiğini düşünür ya insan Şevket Süreya Aydemir in tarihi otobiyografik romanı Suyu Arayan Adam da öyle oldu benim için. Osmanlı'nın son dönemleri göçmen bir ailenin çocuğu, 1.Dünya savaşı yılları, Moskova da ekonomi eğitimi, bitmek tükenmek bilmeyen öğretme aşkı, değişen fikirler ve dünya görüşleri, ödenen bedeller... Osmanlı dönemi Anadolusunun güzellemesini yapan kitapları bir kenara bırakın ve savaş yıllarında yaşanan çaresizliği bizzat gören gözlemleyen birinden okuyun derim. Kitapta en etkilendiğim bölümler Anadolu insanın ve dönemin şartlarının adeta bir kasnaktaki iş gibi ince ince işlendiği bölümler oldu. Belki devamını okumak zorlayabilir Rus devrimi, Çin komünizmi ilgisi olmayanları yorabilir ama sırf kendi coğrafyamızın tarihsel süreci için bile okunmalı. Ödenen bedeller, çekilen çileler boşa olmamalı bu da her Türk gencinin atalarına vefa borcudur