E-Dergi

Halasının oğluyla evlenen Therese’nin yasak aşkıyla birlikte yaptıkları plan sonucunda yaşananları konu alan, akıcı sıkılmadan okuyabilceğiniz, Türk filmi tadındaki kitabın sonunu zorlanmadan tahmin edebileceğiniz bir eser koymuş ortaya Zola...

Babası ölen Leksey, annesinin yeniden evlenmesi ve doğduğu yer olan Nijni Novgorad’a dönüşü, büyükbabası ve büyükannesiyle yaşamaya başlaması, bu süreçte yediği dayaklar, hayatın zorluğu ve sadece birkaç ay gidebildiği okulu büyükbabasının zoruyla bırakıp çalışmaya başlaması anlatıyor.

İki baba iki oğul, nihilist bir Bazarov, ılımlı Arkadiy. Gelenekçi ve Yenilikçi kuşak çatışmasını anlatan iki farklı hayatı ve bakış açısını sıkılmadan okuyacağınız bir kitap...

Yazarın okuduğum ilk kitabı. Kitabı okumaya başladım ne anlatıyor dedim kendi kendime, ilerledikçe haberlerde gazetelerde görmeye alıştığımız toplumumuzdaki yozlaşmışlığı aile içi şiddeti, siyaseti, bencilliği usta bir dille hicvediyor. Hayatın içindeki aksaklıkları farklı bir dille ele almış...

Yazar ihtiyar bir adamın balık tutma tutkusunu konu almış. Öyle karmakarışık cümleler yok doğal, sade bir dille anlatmış, akıcı bir şekilde gidiyor kitap. Seksen beş gün oldu eli boş döneli. Ve şeytanın bacağını kıracak bu sefer. Ve sonunda bir kılıç balığı oltaya takılır, ama ne balık tekneden bile büyük. İhtiyar balıkçı zorda olsa çeker balığı günlerce uğraş sonucunda. Ama daha bitmedi dönüş yolunda süprizler bekler onu. Her yer köpekbalığı... Ve kara göründü ama ihtiyar balıkçı bitmiş durumda ve kılıç balığından geriye kalan bir iskelet...

“Dayanırsın, dedi kendi kendine. Sen dayanabilirsin, hem de sonuna dek”

“Zor bulunanlar çabuk yitirilir bazen”