E-Dergi

.
Bir Ankara'lı olarak, sayfalarını heyecanla çevirip "Yaşadığın Şehri tanımak..." zevkine vardıran bir kitap.Emeği geçenlere teşekkürler.Her kütüphane olması gereken bir kitap. Henüz biz de kütüphanede rafına yerleşemedi, sehpa üzerinde, ara ara gözatılan okunan kitap oldu.

Yazarın okuduğum ikinci kitabı. Daha önce Sus barbatos 1’I okudum. Sus Barbatos 1 ile karşılatırdığımda, daha kısa olan bu kitap daha kapalı yazılmış olsa da, Ilk kitapta olduğu gibi ormanın soğukluğunu, karanlığını, yaprakların hışırtılarını, parsın arkasında bıraktığı adımları içinizde hissettiren, ormanın, ağacın, yaprağın, taşın, toprağın, parsın gözlerinin sessiz dili olan bir anlatım tarzı ile yazılmış.

Kitabı alırken ekonomik terimler olursa anlar mıyım diye endişem vardı. Ancak okurken , bildiğim şeylerden bahsediliyor diye çok kez düşündüm, ilerlemekte zorlanmadım. Dili akıcı ve sade. Okunması ve her kütüphanede olması gereken kitap diye düşünüyorum.

Tuğba Doğan'ın iki kitabını okudum. Musa'nın uykusu ve Nefaset Lokantası. Her iki kitabı da zevkle okudum. Anlatım dili çok güzel ve akıcı.

Zeliha, abla ve abisinden göremediği ilgi ve sevgiyi, büyük bir ümit içinde yeni doğacak kardeşinden beklerken, zihinsel engelli olarak doğan kardeşi Musa büyük hayal kırıklığı yaratır. Üstelik çıkan yangında annelerinin yaralanması nedeniyle, Musa’nın bakımı 5 yaş büyük olan Zeliha’ya bırakılmıştır, bakımı için Zeliha'nın yanına gelmiştir ve Zeliha’nın odak noktası olmuştur. Kitabı okurken, çevirmen olan Zeliha’nın hem iş hayatının sorunlarına, hem de anılarında kaybolmasına, çocukluk travmalarına tanıklık ediyorsunuz. Dili ve anlatımı çok güzel. Severek okudum. Tasviye ederim.