E-Dergi

85 de yayınlanan" sürgün sevdaları" ile başlayan ve "mecusi şiirlere"uzanan şiir serüveni bir araya getirilmiş.."bağışlanmıştır düşlerim/ağaran vaktinde gecenin/elimimn yüzümün kor aydınlığına" dizeleri beni ilk gençlik günlerime götürdü.dönüp dönüp yeniden okuduğumuz ezber şiirlerin bir kitapta toplanması çok güzel.yinede mukaddime sarstı beni.necatigil geldi aklıma "ya ben bunca yıl neyi yürüdüm" yine necatigil hoca şair şiirirnden sorumlumudur sorusuna evet diyordu.şiir burçlar üzerine kuruludur.hikmet burcu bunlardan birisidir.şair şiirini yaşamalı.şiire kelimelerin üzerinde anlam verilmesi de bu yüzdendir.galiba buna benzer şeyler söylüyordu.mukaddimeyi keşke okumasaydım diyorum.ömrümüzü yerleştirdiğimiz yerde şiir tükendi.şimdi bir bozgun sonrası.

ahmet cemal çevirisi kendisinin bu çeviriyi çok önemsediğini belirtmesine rağmen çok da başarılı değil.tamam özel isim yoğunluğu olan bölümleri anlayışla karşılıyorum ama bazen öztürkçe saplantıları kendini o denli hissettirmiş ki.doğru kelimeyi okur çok daha kolay bulabiliyor.malina esas itibarı ile zor bir roman muhteşem girişi bir süre sonra sizi hayal kırıklığına uğratıyor.ivan ın bulunduğu bölümler çok edebi metinler sayılmayabilir.hatta burada zaman ve kurgu olağan üstü sayılmaz.bir süre sonra olay kahramanının babası ile olan ilişkileri yoğunlaşıyor.burada bachmann ın edebiyatçılığı ortaya çıkıyor.ben belkide çok ilgili olmasada bu bölümlerde "tehlikeli oyunların" tadını buldum.kitap başlangıcına yakışır bir finalle bitiyor.keşke orjinalini okumak mümkün olsa.bachmann'ı okumak isteyenler tabi ki malina'dan başlayacak

kitabı okumadan önce "milena jesenska' yı " tanımalı.öncelikle sanıldığının aksine milena'yı önemli kılan kafka'nın ona karşı hissettiği ve yazdıkları değil.milena bir kahraman.o yanlızca çekoslavakya'nın işgaline karşı mücadelesi ile değil ravensbrück toplama kampında insanlarla ilişkisi.dik duruşu ,onuru,mücadeleci ruhu ile insanın bir esir kampında bile onurlu oluşunu yaşatan muhteşem bir kadın.şüpesiz bir sevgide sebep aranmaz.ama kafka nın bu müthiş kadına aşık olması için pek çok sebebi olduğunu anlayabiliyorum.milena yazılanları hak edecek yüksek vasıf sahibi bir kadın.bu mektuplar ancak böyle bir kadına yazılır.

edebiyat fakültelerinde okuyanlar bilirler.edebiyatçılar kitabı yazarak okurlar.kitap uslüp,dil,kurgu ve tekniği ile yazılarak okunacak 3-5 türk romanından biri.belkide en güzeli.yine edebiyat fakültelerinde okuyanlar bilirler-veya bilmezler-kitap okunduktan sonra ya mümtaz olunur ya nurhan.en azından bir kaç yıl.

kitabın ilk baskısını hatırlıyorum.80 li yılları.şiirsi anlatımı bir aşk öyküsü içinde sınırlarımızın dışındaki türk lerin acılarını sanırım çiçekler büyür kadar beni etkileyen bir roman olmadı.emine ışınsu eğer bir marksist olsa idi nobele aday falan gösterilirdi.edebiyat çevrelerinin onu yok saymaları emine ışınsu nun büyüklüğünden.kitap okuyan bütün dostlarımın okumasını sağladım.pek çoğu adını yeni duymuştu ve emine ışınsu hanımefendiyi nasıl tanımadıklarına hayret ediyordu.mübağalamı bilmem en güzel ilk on türk romanından biri.çiçekler büyür