E-Dergi

Yazarın hayal alemi ile yaşamındaki arayışlar arasında kurduğu enteresan bağlantı ve hikayelerle dolu bir kitap. Yer yer akıcılığını kaybedip, sıkmaya başladığı oldu hani. Yine de okuduğumuz onca popüler kültür mantarı kitaptan yeğdir.

İlk etapta okuma güçlüğü çektim açıkçası. Çok farklı bir anlatımı, çok farklı bir dil yapısı vardı yazarın. Fakat yazarın üslubuna alıştıkça kitabın ne kadar büyük, ne kadar özgün olduğunu anladım. Çok da keyifliydi hani. Türkçeye tercüme eden Yiğit Bener i de takdir etmek gerek. Çok zor bir üslubu Türkçe ye müthiş çevirmiş.

Abdülhamit in belki de Fatih Sultan Mehmet, Kanuni Sultan Süleyman çapında bir büyük padişah, bir büyük fikir adamı olduğunu belgeleyen müthiş bir kitap. İmparatorluğun çöküşünü nasıl engellediğini, cumhuriyetin kuruluşuna nasıl zemin hazırladığını ve resmi tarihimizde, ve de özellikle şimdilerde sanki 1923 yılında bir adra kadabra ile ortaya çıkmış gibi anlatılan Türkiye Cumhuriyetinin kurumlarının nerelere, kimlere dayandığını tek tek anlatmış Mustafa Armağan. Okuyunuz, okutunuz. Tıpkı üstat Necip Fazıl ın dediği gibi ; "''Abdülhamit i anlamak herşeyi anlamak olacaktır.''

Biryerlerden duyageldiğimiz o küçük hikayelere sık sık rastlayacaksınız Gülistan da. Yavaş yavaş ve tekrar tekrar okunabilecek, hayata tam da bir doğulu gibi yaklaşan bir kitap.

Basit bir Türkçesi var. Öyle dolambaçlı cümleler olmadan da sürüklemeyi başarabilmiş. Tek ve de büyük sorunu böylesi iddialı bir konu ve kitap için fazlasıyla eksik- ve/veya düşük cümle içermesi. Sonraki baskılarda düzeltilmesi dileğiyle, yine de okunur, okunmalıdır, okunabilir derim.