Toplam yorum: 3.089.885
Bu ayki yorum: 482

E-Dergi

Ender Artur Tarafından Yapılan Yorumlar

01.08.2005

Varlık vergisinin farklı sonuçları bir ailenin anıları ile etkileyici bir şekilde anlatılıyor.
İkinci Dünya Savaşı sırasında Türkiye Cumhuriyeti imzaladığı ticaret anlaşmasına istinaden Almanya'ya silah üretimi için hammadde satmakta idi.Ülkede yoksulluk,kıtlık başlamış ve ekmek karneye bağlanmıştı.Varlık vergisi uygulanmaya başlamışdı.(12.11.1942 yılında TBMM de kabul edilerek yürürlüğe girmiştir.) Belirlenen rakamı ödeyemeyen azınlık işadamları Erzurum'un Aşkale kasabasına zorunlu çalışmaya gönderiliyorlardı.Aynı dönemde azınlık vatandaşların bir bölümü demir yolu ve havaalanı inşaatlarında çalışırken bir bölümüde yol yapımı ve taş kırma işlerinde çalıştırılmak üzere Nafıa (Bayındırlık işleri bakanlığı ) emrinde çalıştırılıyordu.
Romanın baş kahramanı Baret üçbuçuk yıl aradan sonra evine döner,ancak artık hiç bir şey eskisi gibi değildir.Aile yuvasının perişanlığını görür,kendiside artık eski Baret değildir.Evin babası Aşkale'ye gitmemek için Varlık Vergisini son kuruşuna kadar ödemiştir ve artık hiçbir birikimleri kalmamıştır.Yiyecek ekmeğe muhtaç hale düşmüşlerdir.Ev halkı bu güç koşulları babanın yüzüne vurmakta her şeyden onu sorumlu tutmaktadır.Akrabaları tarafından yardım edilmek yerine dışlanmaktadır.Baret'te eski kimliğinde değildir.Topluma yabancılaşmış,herkese kin duymakta hatta bir kötülük timsali haline gelmiştir.Babasının ölümünden sonra evi terkeder.Pera'da çeşitli işlere girer çıkar,çok zor şartlar altında pansiyonlarda yaşar.Sonradan zengin olma akrabaları kendi değer yagılarına uymadığı için,onların yanında çalışmayı rededer.
Kitabın son sayfasını çevirdiğinizde şunu düşünüyorsunuz;babanız vergiyi ödemeyip Aşkale'ye gitsede,vergiyi ödeyip Aşkale'ye gitmesede aileniz parçalanmış oluyor.
(Bir de başka yeni bir sınıf ortaya çıkıyor )Her bunalımlı dönemde olduğu gibi para ortadan yok olmuyor sadece el değiştiriyor.
Kitapta özellikle ruhsal tahliller çok başarılı.
Oldukça düşündürücü bir eser.
Bu kitabı okumanızı tavsiye ediyorum.
01.08.2005

Kitabı ilk olarak 1996 yılında okumuştum,gerçekten unutulması mümkün olmayan bir eser.Geçenlerde bir arkadaşım ile eski İstanbul hakkında konuşuyorduk ve hemen bu kitap aklıma geldi.Bu güzel kitabı bir kez daha okumak ve bu sefer de sizlerle paylaşmak istedim.
Bu muhteşem,gerçek yaşam öyküsü;1.Dünya savaşı sırasında İstanbul'da başlıyor.Yazar daha çok çocukluk dönemini en ince ayrıntılarına kadar anlatıyor.Dolayısı ilede o dönem hakkında hatırı sayılır bir bilgiye sahip oluyor,ne zor şartlar altında mücadeleler verildiğini,dönemin ruhunu anlayabilmiş oluyoruz.
İrfan Orga;Osmanlı İmparatorluğunun son dönemlerinde,dönemin ileri gelen ailelerinden birinin ilk oğlu olarak dünyaya gelir.Aile kendi sınıf yapılarına uygun olarak gayet rahat ve lüks içerisinde,görkemli bir hayat sürmektedir.Ancak savaşın başlaması,Orga ailesinin ve tüm memleketin kaderini esaslı olarak değiştirir.Ölümler ve ekonomik yıkım hüküm sürmeye başlar.Sultan sürgün edilir,Cumhuriyet ilan edilir.Bu inanılmaz gelişmelere ayak uydurmaya çalışılır.
Kitap ilk olarak İngilizce yayınlandığı için ,yabancı kaynaklı kitap sitelerinde bir çok okuyucu yorumu var ve tüm yorumcular bu kitabın;Osmanlı İmparatorluğunun son dönemini,gelenek ve göreneklerini,devrimleri ve Türkiye Cumhuriyetini anlayabilmek için okunmasını şiddetle tavsiye ediyorlar.
Ayrıca Türkiye'ye tur düzenleyen turizm acentalarının web sayfalarında şöyle bir yazıya rastlıyorsunuz,''Türkiye'ye gitmeden önce İrfan Orga'nın Bir Türk Ailesinin Öyküsü adlı kitabını okuyunuz''.
Tüm Dünyaya açık uluslararası kitap kluplerinde ve Türkiye tanıtımı yapan sitelerde bu kadar sözü edilen bir kitap için ;gerçekten çok beğenerek takip ettiğim kitap yurdu yorumcularından sadece üç tane yorum okuyabilmek ise beni fazlası ile üzdü.
O devirlerde nelerin sıkıntısı çekilmiş,nelerle mücadele edilmiş;anlamak,hatırlamak için okunması gereken bir kitap.Gerçekten çok çok güzel bir kitap.Bu kitabı mutlaka okuyunuz.Neden daha önce okumamışım diyeceksiniz.
01.08.2005

Tek kelime ile bir Sulhi Dölek eseri.Okadar akıcı ki;bir yandan sayfaları ard arda çevirmek için sabırsızlanıyor (nasıl haftada bi yayınlanan dizileri sabırsızlıkla bekliyorsak;dizinin bütün bölümleri elinizde olduğu için bir anda okumak istiyorsunuz) bir yandanda kitabın bitmemesi için sayfaları çevirmemek istiyorsunuz.
Kitabın ana kahramanları;tıp öğrencisi Metin ile Lise öğrencisi Aynur.Diğer kahramanlar ise ellili yıllardaki İstanbul'un Eyüp semti Rüzgarlı mahallesinin tüm sakinleri(samimi,içten,sıcak ilişkiler içerisinde yaşayan insanlar).Hem bu günün apartman hayatında yaşayamadığımız unsurlar,hem insanların birbirlerinin dertlerine ortak oldukları bir sokakta yaşananlar anlatılıyor.
Bu kitabı okuyunuz.Hiç değilse kitabın sıcak kahramanları içinizi ısıtacaktır.
01.08.2005

Yazar Girit'in Hanya yakınlarında bir köyde doğmuş,babası öğretmen annesi ise bir hayalperestmiş.Çocukluk yılları zorlu geçmiş, bu yüzdende kaçış yolları aramış.Hanya'daki okulu bitirdikten sonra Atina'ya gitmiş.Dünyayı değiştirmek ,başkaldırılarını ve devrimlerini yapmak istiyormuş.Sonuçta hiç birini yapamamış.Bu mücadelede çok şey kazanmış ve kaybetmiş.
Yazar kitabı kurgularken bence tamamen kendi hayat hikayesinin etkisi altında kalmış.
Kitabın baş kahramanları;genç yaşında eşini kaybetmiş bir hanım,dört küçük çocuğu, eşinin annesi ve yıldızlar ile sohbet eden kiraz ağacı.Çocukların annesi tütün ekip biçerek ailesini geçindirmeye çalışır.Ailenin başına gelen bazı felaketler tarlaları satmalarına sebep olur.Çocuklardan bir tanesi;iyi bir öğrencidir,akıllıdır,ailesine
her türlü konuda destektir,annesinin sağ koludur.Bir gün gelir Atina'ya gitmek ve artık orada yaşamak istediğini söyler (yazar gibi dünyayı değiştirmek istemektedir).Aradan seneler geçer diğer kardeşlerde Atina'ya giderler fakat yazarın hayatındaki gibi bir sürü kayıplar verirler.(Yazar kendi yaşantısını bu dört kardeş arasında paylaştırmış,sayfaları çevirdikçe bunu çok net bir şekilde algılıyorsunuz).Sonunda Atina'ya ilk giden, yaptığı birikimler sayesinde seneler önce elden çıkartmak zorunda kaldıkları toprakları geri alır.
Aslında oldukça kısa bir kitap fakat oldukça uzun bir zaman dilimini içine alıyor.
Yankahramanların sayısının çok fazla olması kitabın akıcılığını olumsuz yönde etkilemiş (134 sayfa olmasına rağmen).Bununla birlikte kiraz ağacının yıldızla yaptığı sohbetlerden bazıları oldukça etkileyici.Ve bu sohbetleri okumak için sayfaları bir an önce çevirmek istiyorsunuz.
Çok sürükleyici bir kitap değil.Okumadıysanız çok büyük bir kayıp sayılmaz.
04.06.2005

Okuduğum ilk İnci Aral kitabı.Ama bundan sonra tüm kitaplarını okumak istiyorum.
Konu;çocukluk ve evlilik dönemlerinde aldığı yaralardan dolayı mutsuz olan bir kadının ,heykel sergisi açmak için gittiği ülkede kısa bir süre için bile olsa
mutluluğu yakalaması.Gerçekten çok sürükleyici bir kitap.Anlatımlar,tasvirler o kadar gerçekçiki;sanki anlatılanları gördüm,çalınan müziği dinledim,çiçeklerin kokusunu hissettim.
Bu kitabı tüm dostlarıma tavsiye ettim.Siz sevgili kitapyurdu üyelerinede
tavsiye ediyorum.Lütfen bu kitabı okuyunuz.Elinizden bırakamayacaksınız.