E-Dergi

Üç farklı öyküden oluşan kısa ve akıcı bir kitap. Her bir öyküde yazar farklı bir konuyu sadelikle işlemiş. İlk öykü Melos'un kahramanca ve insanca zalim krala baş kaldırışını ve onurlu bir yaşam mücadelesini ele alıyor. İkinci öykü İkinci Dünya Savaşı'nda ayakta kalmaya çalışan bir ailenin hayatından bir kesit sunuyor, gözümüzün önünde İsrail'in Gazze'de yaptığı katliamı düşününce yazılanların tahayyülünde zorlanmıyorsunuz. Üçüncü öykü ise yine savaş sırasında geçiyor, sorumsuz bir yazarın eşinin çektiği geçim sıkıntıları konu edilmiş. Öykülerin üçü de birbirinden çok farklı ve merak uyandırıcı bir şekilde yazılmış. Yazarın özgeçmişini okuduktan sonra kitap daha da ilginç geldi.

Siyaset bilimci Hanna Arendt'in felsefesinden yola çıkarak bir grup araştırmacının ve moda tasarımcısının bir araya gelip günümüzde sürdürülebilir ve etik moda konusunda düşüncelerinin toplandığı bir 'book sprint'. Doğrusu ben çok başarılı buldum. Doğru bulduğu ideolojiye yönelik mesleğinde yol kat etmeye, üretmeye çalışan bir grup insanın kıymetli çabalarının ürünü.
Sadece moda değil, tüketim alışkanlıkları, ekoloji, politika, üretimde etik arayışı konularında önemli farkındalıklar kazanmamı sağladı. Keşke ülkemizde de her meslek grubu için böyle çalışmalar yapılabilse ve pratiğe konulabilse. Bunlara ek olarak belki Hannah Arendt ve çalışmaları hakkında bir kitap okumayacaktım ama bu çalışma sayesinde fikirleri hakkında önemli bir okuma da yapmış oldum aynı zamanda.

Çok başarılı, mutlaka okunması ve okutulması gereken eserlerden biri. Ezberlenmiş ve üzerinde düşünülmemiş sloganların koyunlaştırdığını, özgürlüğün savunulmadığında ortadan kaybolduğunu, bilginin nasıl bir güç olduğunu anlatan metaforlarla bezeli. Sağlam bir kapitalizm, Stalin ve sömürü eleştirisi sunan evrensel bir roman. Anlatımı akıcı, sade ve doğal. Celâl Üster'in sonsözü de Orwell'in ve onun yazın hayatının tanıması açısından bir hayli kıymetli.

Füruzan'ın Türk edebiyatının gelmiş geçmiş en iyi öykücülerinden biri olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Hüzün dolu öyküleri öyle sadelikle ve doğalıkla anlatmış ki kitabı elimden bırakamadım. Değindiği konular, görmezden gelinen hayatları öyle ustalıkla ele alıyor ki sokakta rastladığım insanlara farklı gözle bakacağım artık. Edebiyat bunun için var dedirten bir eser Parasız Yatılı; gözlerini kaçırdığın, görmekten kaçındığın hayatlara/insanlara karşı empati kazanabilmek için.

Kitap 12 güzel öyküden oluşuyor. Hepsi ince ince işlenmiş gibi, gerçekçi, sarsıcı ve düşündürücü. 'Edirne'nin Köprüleri' en beğendiğim oldu, göçmenlik karşıtı söylentilerin bu kadar yoğun olduğu bir dönemde ders kitaplarında yer alabilir diye düşündüm. Son olarak bütün öyküleri toplumsal konulara değiniyor ve bunu bireyin iç dünyasından gözlemliyorsunuz.

Dokuz öyküden oluşan keyifli bir kitap. Normalde ölüm ve intihar gibi konuları olan hikâyeler karamsar gelir ve okumaktan keyif almam ama Sadık Hidayet'in üslubu öyle güzel ki okuyucuda merak uyandırıyor. İran kültürüne ve yaşam biçimlerine dair fikir edindiğim, zengin kurgusuyla hayran kaldığım bir eserdi. Mutlu son gayreti olmayan, sade ve okuyucuyu kolayca içine çeken bir kalemi var Hidayet'in. Tavsiye edebileceğim bir öykü kitabı.

Cennet ve cehennem kişilerin içindedir diyenler haklıdır.