E-Dergi

Atlardan korkan ve onlardan kaçan sevimli küçük şövalyenin hikayesi. Pastoral ve oldukça eğlenceli illüstrasyonlarla bezeli, okurken insanın yüzünde kocaman bir gülümseme bırakan bir kitaptı. Keçinin kurnazlığı sayesinde atlarla barışması en sevdiğim bölümdü. Ek olarak ailesinin bu garipliğine rağmen onu hoş görmesi ve ona zaman tanımaları çok güzeldi. Her yaştan çocuğa (yetişkin çocuklara da) tavsiye edilebilecek kısacık bir eser.

Yine fevkalade illüstrasyonlarla bir Shaun Tan kitabı...
Her sayfada büyük bir özenle çalışılmış, başarılı görseller var. Ancak bu kitapta bir tema ağırlığı yoktu. Yani iyi illüstrasyonlar bir araya getirilerek bir kitap hazırlanmış gibi. Tek tek her sayfa çok güzel ama anlamda kopukluk var gibi. Hepsi bir temada toplanıyor denemez bence.
Tan'ın üslubu biraz sohbet etme havasında bu kitapta ki bunu çok beğendim. Özellikle birbirini takip eden kara tren görselleri de keyifliydi.
Çocukların hayal gücünü geliştireceğini düşünüyorum.

Mert'in sandıkta bulduğu fesle başlayan bir zaman yolculuğuna tanıklık ediyoruz. Osmanlı, Bizans ve milattan önce İstanbul'dan insan manzaraları sunmuş yazar. Bu zaman yolculuğu biraz da renkler etrafında şekilleniyor. Kırmızı fes, mor ayna, turuncu kostüm... İllüstrasyonlar çok keyifli, renk skalası çok geniş olmasına rağmen yorucu değil. Bir kentin farklı dönemlerine ait siluetlerini çizgilerle tanıtıyor, o dönemlere dair merak uyandırıyor. Hayal gücünü geliştiren, her yaştan okura hitap edebilecek bir kitap olmuş.

Fosse yine varoluşa dair derin sorgulamalar içeren bir eserle karşıma çıktı. Arabasını ormanda bilinmeze süren, rotasını, varış noktasını bilmeyen bir adamın kısa hikayesi anlatılıyor. Yalnız kaldığında kendini sorgulamasından, anne ve babasının diyaloglarından adamın şu anki durumunun nedenini anlıyoruz aslında. Beyazlıklar içinde çöldeki gibi serap görme fikri özgün ama edebi dilini pek sevmedim. Sürekli tekrar eden cümleler var. Monoton ve depresif bir kitaptı.

Olay 1949'da, yukarıdaki görselde küçük bir kısmı görülen Necef Çölü'nde gerçekleşiyor. Genç bir kızın, siyonist işgalciler tarafından bir askeri kampta esir edilip, cinsel istismara ve insanlık dışı muameleye tabi tutulması kitabın ana konusu. Kitap iki bölümden oluşuyor; ilkinde kitaba konu olan olay bir siyonistin gözünden anlatılıyor, işgal planlarını adım adım uygularken insanlık onurunu hiçe saydıklarını görmüş oluyoruz. Kitabın ikinci bölümünde bu olayı çeyrek asır sonra bir makale ile öğrenen birinin olayın peşine düşmesi anlatılıyor. Bölümün sonunda araştırmacının başına gelenler günümüzde hiçbir değişikliğin olmadığını hatta her şeyin artarak ve daha şiddetli bir şekilde tekrarlandığını anlatıyor bizlere. İnsanların temel haklarından nasıl uzaklaştırıldığını, her gün ölüm korkusuyla yüzleştiklerini anlıyoruz.
Adania Shibli'nin kalemi çok güçlü. Filistin'in yükselen sesi. Kendisi gibi yazarların artmasını diliyorum. Günümüzü anlamak adına Filistin okumalarını artırmak önemli.