E-Dergi

Yorumlara bakarak hediye olarak aldığım bir kitap. Okuyan da memnun kalır diye umuyorum.

Türk Edebiyatı'nın ilk başarılı psikolojik eseri sayılan Eylül, aynı zamanda benimde M. Rauf 'un okuduğum ilk kitabı. Kitabın içinde üç önemli ana karakter bulunmaktadır. Bunlar; Suad (Ev Hanımı), Süreyya, (Suad'ın Kocası) ve Necip (Süreyya'nın halasının oğlu). Kitabın konusu Suat ve Necip arasında yaşanan yasak aşktır. Bu çerçevede kitap temel olarak evlilik, aşk, ihanet, mutluluk, namus gibi kavramlarla irdelenmiştir. Olaylara bakış açısının, içsel çözümlemelerin oldukça yoğun, iç konuşmaların uzun, ruhsal tahlillerin oldukça derin olduğu eser; psikolojik roman türünün bu anlamda hakkını veriyor. Tüm bunları özetlersek; Yazar okuyuculara aile kavramının önemini, ahlâki değerler ve insani duygular arasındaki bağlantıyı, ayrıca İstanbul'un çekici yaşamını anlatıyor. Ayrıca Mehmet Rauf, denizciliğe olan ilgisini Süreyya üzerinden ifade ederken, bir diğer büyük ilgi alanı olan müziği Necip üzerinden dile getiriyor. Kitapta birçok bestecinin, parçanın ismi geçiyor.

Haristan ve Gülistan, A. Hikmet Müftüoğlu'nun ilk kitabıdır. Kitap yirmi iki adet hikayeden oluşmaktadır. Bu hikayeler mensur şiir ve monologlar şeklinde yazılmıştır. Hikâyeler hakkında genel anlamda değinilecek olursak; Aşk en çok işlenen konu olmakla birlikte yalnızlık, hayal-hakikat çatışması, kadın-erkek ilişkileri, evlilik ve evliliğe dair problemler, aile ve aile bireyleri arasındaki ilişkilerin önemi, kadının önemi ve toplumdaki yeri ve diğer kitaplarında olduğu gibi yanlış batılılaşma gibi konular ele alınıp, okuyucuya aktarılmıştır.
Kitaba adını veren hikayesi ise şöyle; Haristan içinde tek bir kadının bulunmadığı bir ada, Gülistan ise içinde sadece kadınların bulunduğu bir adadır ki mutluluk bu iki adanın birleşmesi ile mümkün olacaktır.

Hikâyeler ve hayatının gerçeği üzerine anladığımız bir şey varki herşey zıddı ile mümkün ve her insan kalbinin bir eksik parçası vardır, insan o parça tamamladığında tam olabilir, mutlu olabilir...

Çağlayanlar, A. H.Müftüoğlu'nun Gönül Hanım kitabından sonra okuduğum ikinci kitabıydı. 1900'lü yılların başında farklı yıllarda kaleme alınmış kitapta on sekiz adet hikaye bulunmakla birlikte diğer kitaplarında bulunmayan yedi adet hikayeye de yer verilmiş. Kitabın ön sözünde Türk gençliğine seslenilerek Türkçülük fikri öne çıkarılmış, hikayelerde de tarih bilinci aşılanmaya çalışılırken Türklerin her alanda kabiliyetli ve başarılı bir millet olduğu vurgulanmıştır. Bu vurgu için yazar hem Türk Tarihi, Türk Mitolojisi ve Türk Destanlarından faydalanmış hem de yaşadığı dönemde gözlemlerinden faydalanmıştır. Yazarın tüm eserlerinde olduğu gibi bu eserdeki amacı: Batı medeniyetine ait olma arzusu ile yapılmış olan her türlü taklit ve kültürel yozlaşmaya karşı çıkıyor olmasıdır. Bu çıkışı "TURHAN NASIL ÇILDIRDI" kısmında okurken anlıyor ve herşeyi pekiştirebiliyor insan.

Böyle bir uygulamanın olmasına çok sevindim.