Toplam yorum: 3.092.427
Bu ayki yorum: 3.028

E-Dergi

nisannn* Tarafından Yapılan Yorumlar

07.08.2008

Hayatımda yarım bıraktığım nadir kitaplardan biri oldu Bağımsızlık Günü.150 sayfaya dek kendimi neden bunca zorladım anlamış da değilim.Sanırım Amerikan toplumunun emlak alma/satma alışkanlıkları ya da bize tamamen ters gelen baba-oğul ilişkileri ilgimi çekmedi.
Pulitzer ödülünü neye göre veriyor bu amerika edebiyatçıları cidden merak ediyorum :)
05.08.2008

"insan hakları izleme örgütüne (human rights watch) göre, Dünyada 18 ülkede çocuk asker kullanılıyor. bunlar: angola, burundi, demokratik kongo cumhuriyeti, fildişi sahilleri, liberya, ruanda, sierra leone, sudan, uganda, afganistan, endonezya, birmanya, nepal, filipinler, sri lanka, filistin, israil ve kolombiya... ve maalesef çocuk asker olmak minik asker şarkısı söylemeye benzemiyor. mahallede kovboyculuk oynarken atış taliminin ortasında kendini bulup, üzerine geçirilen üniformayla minicik yaşta kendini bir şey oldum zannedip, yaşça daha büyük olanların türlü eziyetlerine katlanmak bir yana, vahşi bir devletin elinde yitip giden saf ruhu kim geri getirebilir? bir çocuğun eline verilen silahın döktüğü kanın veya göz göre göre dökülecek kendi kanının hesabını kim verebilir?
Sınırsız canavarlar işte tam da size bu soruları sordurtacak kada çığlık çığlığa bir roman.Küçük çocuk askerin ailesinden koparılışı,orduya katılışı,yaşadığı çelişkiler kendi ağzından -yine bir çocuk anlatımıyla-aktarılıyor.
Okurken sanırım geçen yıl vizyonda gösterilen KANLI ELMAS-BLOOD DİAMOND- filmini anımsamamak elde değil...
05.08.2008

İhsan Oktay Anar'ın guzel, etkileyici, akıcı, kurgusu ve konusu harika olan sanırım en bilinen romanı.

kitabın kapagındaki tum minyaturlerin birer hikayesi var, ne guzel. uzun ihsan efendi oglu icin bir kitap yazar ve ogluna bu kitabı evden ayrılırken verir. kitabın rastgele sayfalarını acıp okuyan bunyamin'in basına inanılmaz, macera dolu olaylar gelir, ustelik kitapla ve okuduklarıyla ilintili.

bazı yazarlar oyle bir kurgu yaratırlar ki okur kitabı bitirdikten sonra; demek ki hepsini en bastan tasarlanmıs, acaba nasıl hata yapmadan tamamlamıs der. iste bu oyle bir kitap benim icin. cunku icinde dus, heyecan, gerilim, sihirli kelimeler, felsefe, tarih ve mistik bir masal var. düşle yoğurulmuş olduğu kadar iyi bir tarihi dekor ile resmedilmiş bir çevrede geçen güzel kurgulanmış bir kitap. ihsan oktay anar düşle gerçek arasına keskin bir çizgi çekmediği için okur bazen okuduğunu kafasında netleştirmekte zorlanabiliyor, ancak sanıyorum ki yazarın istediği de başka bir şey değil...

masalsı bir tat bırakan kitaplardan, uzun ihsan efendi'nin dilinden diyelim; (masalca)..

Bu da masaldan bir parça:

"bu dünyada insanların korktuğu tek şey öğrenmekti.acıyı,susuzluğu,açlığı ve üzüntüyü öğrenmek onların uykularını kaçırıyor,bu yüzden daha rahat döşeklere,daha leziz yemeklere ve daha neşeli dostlara sığınıyorlardı.dünyaya olan kayıtsızlıkları bazan o kerteye varıyordu ki,kendilerine altın ve gümüşten,zevk ve safadan,lezzet ve şehvetten bir alem kurup,keder ve ızdırap fikirlerinin kafalarına girmesine izin vermiyorlardı.oysa uzun ihsan efend,dünya'nın şahidi olmanın gerçek bir ibadet olduğunu sık sık söylerdi.her insan şu ya da bu şekilde dünyayı okumalıydı.kuran ın kendisi peygamberin dünyayı nasıl okuduğuna bir örnekti ve onun ardında giden herkes,dünyayı onun gibi okuyup şahadetlerini yazmalı ve bunları başkalarına aktarmalıydı.dünyaya şahit olmanın yolu ise maceranın kendisinden başka bir şey değildi.yaşanılanlar,görülenler ve öğrenilenler ne kadar acı olursa olsun,macera insanoğlu için büyük bir nimetti.çünkü dünyadaki en büyük mutluluk,bu dünya nın şahidi olmaktı."

05.08.2008

margaret atwood'un çok ince bir mizahla süslediği, içinde gerçek odyssey'dekinden daha çok entrika dönen kitabı... yunan mitolojisine ilgi duyan herkes tarafından okunmalı diye düşünüyorum...
05.08.2008

Kendi istekleri ya da başka zorlamalarla evinden yuvasında ayrılan çocukların 5 ayrı hikayesi.Her bir hikayede yaşanan hüzün ve umutsuzluk satır aralarında sızıp içinize yerleşiyor.Kaybeden babalar giden oğlanlar ve ardı sıra akıp giden gitmek zorunda bir hayat..Buna rağmen her bir babanın duvara attığı sessiz bir çağlı:Patricio seni seviyorum,baban...
Farklı bir ülkenin farklı bir kültüründe yaşanmış olsa da bizim ülkemizde de benzer kayıp hikayeleri yaşanıyor ve açıkçası acının hiçbir şekilde coğrafyası olmuyor :(