E-Dergi

Uzun uzun kitabın ne anlattığını ne ifade ettiğini yazmayı gereksiz görüyorum açıkçası bunu aylardır tüm köşe yazarları tüm televizyoncular yaptılar.Sadece uzun zamandır romanını merakla beklediğim Üstad Orhan Pamuk'un bu kez beni hayal kırıklığına uğrattığını söyleyebilirim.

Aslına bakarsanız bu kitap, bir nevi orhan pamuk kitaplarının kolajı olmuş.
örneğin, kemal'in füsun'u araması ve uzak akraba aşkı kara kitap'ta galip'in rüya'yı aramasına ve aşkına, kemal'in aile hayatı cevdet bey ve oğulları'na, trafik kazası geçirmeleri yeni hayat'a, şehirle ilgili yazılanlar istanbul: hatıralar ve şehir'e, kemal ve sibel'in aşkı kar'daki ka ile ipek'in ve lacivert'le kadife'nin aşkına (evlilik dışı olması sebebiyle) benziyor.

Bu noktada orhan pamuk'un bunu bilerek mi yaptığını yoksa aynı konuların üzerinde dönüp dolaşmaktan zevk mi aldığını kestiremedim açıkçası.

Kitabın sonunda vaadedilen ve şuan kurulma aşamasında olan hakiki MASUMİYET MÜZESİ'ne gitme fikri ise kitap sonunda beni heyecanlandıran tek şey oldu...

1997 yılında, Zülfü Livaneli 'ye Balkan Edebiyat Ödülünü getiren roman. Biraz masalsı ve göndermeler mevcut.
Koca bir imparatorluğu padişahların mı yoksa valide sultanlarının mı yönettiği sorusunu bir kez daha akla getiriyor ve valide sultanların bu uğurda her türlü yolu denemekten kaçınmadıklarını da gözler önüne seriyor.Mesela kitapta bahsedilen padişah çocukluk çağındayken, gözlerinin önünde tahttaki ağabeyi kardeşlerini katletmiş ve sıra tam kendisine geldiğinde validesi tarafından kurtarılmış ve yine aynı valide kendi elleriyle ölümden kurtardığı oğlunu iktidar uğruna sarayın en ücra yerinde bulunan zindanda ölüme terk etmiştir.
Tarihi bir roman gibi dursa da (zira hiçbir karakterin tarih sahnesindeki adı kitapta geçmemektedir ) karakter psikolojisi adına önemli şeyler çıkarmış ortaya.
Ayrıca kitap enfes karakalem çalışmaları ile süslenmiş ki belirtmeden geçemeyeceğim ....
Açıkçası Zülfü Livaneli'nin Mutluluk ve Leyla'nın Evi'nden daha başarılı bulduğum bir romanı oldu Engereğin Gözündeki Kamaşma...

Çok sevdiğim bir kitap dostumun tavsiyesiyle alıp okuduğum ancak yaşım itibariyle bana fazlasıyla geç kaldığını gözlemlediğim bir kitap.Özellikle günümüzün 13/14/15 yaş grubu ''yetinmeyi bilemeyen'' ergenleri için ideal bir tavsiye kitabı ya da hediyesi olabilir.
Yoksullukla mücadele,küllerinden yeniden doğma,herşeye rağmen aile bağlarının zaruri önemi,''yetinin sabredin azmedin elinizden hiçbişi kurtulmaz''ana fikri ile gençlere rehber olabilir.
Ama ben okuyup bitirdiğimde ''yok yaw artık bu tip hikayeler sadece kitaplarda oluyor'' dedim kendi kendime ...
Ancak kitabın 1912/1920 yılları arasında ABD de geçtiğini de unutmamak lazım.Dili kolay,anlatımı akıcıdır efendim :)

Yokluk üzerine var edilmiş enteresan bir roman.
En dikkat çekici yönü neredeyse baştan sona kitaba hakim olan aforizmalar; gerçekten etkiliyeciler.
Sürükleyiciliği ve kolay anlaşılır olması da kitaba ait artı özelliklerden
ancak, kitabın son sayfasına gelindiği halde, çözülmeyen onlarca soru "ee ne olacak şimdi" diye sıkıntılı bir iç geçirtiyor okuyana ve gerçekten kitaba hiç yakışmayan basitlikte bir final yaşanıyor.
Yani o kadar yaz yaz, hem de baya baya iddialı yaz ama böyle bir finalle bitir :(
Uzun lafın kısası gayet hoş giden kitap, son sayfada uçuruma yuvarlanıyor ve kitabın tamamına hakim olan nedensiz yok olma haleti, kitabın sonunu yok ediyor:(
Yine de dilimizin eşssiz kullanım olanaklarını harika kullananan bu ödüllü kitabı okumakta fayda var diye düşünüyorum.
Çok yakında eşsiz bir kadroyla filme çekildiğini duydum merakla bekliyorum böylesi zor metinler beyazperdeye nasıl yansıtılacak acaba???

Unutulmaz bir serüven öyküsü olan beyaz diş, bir kızılderili kurt kırmasının öyküsünü anlatır. savaşçıların en büyüğü olan beyaz diş, vahşete vahşetle karşılık verir. ta ki, şefkate şefkatle karşılık verme şansını bulana dek... beyaz diş, modern dünyanın vahşetini kendi üslubuyla apaçık betimleyen ve bu karikatürize edilmiş gerçekliği geri püskürten unutulmaz bir başyapıttır.