E-Dergi

Uzman Pedagog Adem GÜNEŞ tarafından kaleme alınmış bu eser 185 sayfadan oluşmaktadır.Eserde bir bebeğin anne ile kurduğu bağın öneminden, bu bağın sağlamlığı ile hayatının geri kalanının şekilleneceğinden bahsedilmektedir.Eserde kullanılan dilin sade ve anlaşılır olması esere büyük bir dinginlik kazandırmaktadır.Yazar her sayfada bebek ile anne bağlanmasının önemine değinirken insanın kendi hayatındaki bağlanma ile ilgili süreci sorgulamasına yardımcı olmaktadır..Anne ile bağlanma ile başlayan serüvenin baba, aile, akraba, çevre ile devam ettiğine vurgu yapan yazar kişilik oluşumunda bağ kurmanın rolüne çok net bir şekilde dikkat çekmektedir.Özellikle yeni anne olacaklara, çocuğuyla güvenli bağlanma yaşamak isteyenlere, güvenli bağlanma yaşayamadığını düşünenlere kısacası insana değer veren herkese bu eseri okumasını tavsiye ederim.

Posta Kutusundaki Mızıka 61 mektuptan oluşan güzel bir eser..
Birinci mektuptan önceki sayfada "Posta Kutusundaki Mızıka unutulan bir mektubun kefaretidir "açıklaması ile başlayan kitap " Altmış birinci mektup kefareti ödüyor " ifadesiyle bitiyor..
Bu iki cümle arasında kalbiniz hüzün, sevinç bazen nedensiz heyecan zaman zaman ise keder ile çarpıyor.
Tüm bu duyguları hissetmek ve yazarın anlamlı cümlelerinde dinlenmek, dinlenirken hayatın hızına kısa bir mola vermek isteyen herkese bu eseri tavsiye ederim..

Serdar Tuncer'e ait olan eser;
*"Söylenmeden ölünmeyecekler
*"Ölmeden söylenecekler
*"Söylenmezse ölünecekler" adlı üç bölümden oluşmaktadır.Her başlıkta farklı bir derde değinen kitap insanı bazen bir tebessüme bazen ise derin bir hüzne sevk ediyor.
Yazara ait okuduğum ilk eser olmakla birlikte başka eserlerini de okumayı planlıyorum.
Akıcı,sade ve hoş bir üsluba sahip bu eseri tüm kitapseverlere tavsiye ederim..

"Başkalarının gök kubbesi altında yaşıyorsanız çirkini imha etmeye çalışabilirsiniz ama güzeli ihya etmek ihya etmek istiyorsanız yapacağınız ilk iş kendi gök kubbenizi inşa etmektir.."

Üstad Necip Fazıl Kısakürek bu eserinde Hz.Osman döneminden başlayarak ortaya çıkan mezheplerin ne şekilde ve hangi sebeplerle oluştuğunu anlatıyor..
Hacmi oldukça geniş olan bu eser bir ansiklopedi niteliği taşıyor..
Üstad eserini 3 fasla ayırmış.
Birinci fasılda;
Hz Osman (ra) ın halifelik yıllarından bahsediliyor.
İkinci fasılda ise;
İmâm-ı Azâm Ebu Hanife'nin manevî olarak büyüklüğü ayrıntılı bir şekilde anlatılıyor.Bu faslın sonuna doğru Vehhabilik' in temellerinden bahsediliyor..
Üçüncü yani son fasılda ise Babilik ve Bahailik'e değiniliyor..
Son olarak Üstad "Arınma Nasıl Olur?" başlığı altında bize güzel ve aydınlık bir pencere açıyor..
Bu güzel eserle tanışıp güneşli pencerelerden aydınlık günlere bakabilmeniz duası ile..

"Ancak hayat dediğin nedir ki?
Anlaşılmaz bir sır.
Kurduğumuz düzen hep öyle sürüp gidecek sanırız.
Birden ip kopar, ışık söner, her şey darmadağın olur."
Yazar böyle diyor kitabında..
Bunları söylerken kullandığı dil ise o kadar samimi ki insan kitabı okuyor gibi değil de dinliyor gibi hissediyor..
Mustafa Kutlu bu kitabında Göçmen Ali'nin hikayesini anlatıyor bize .. Baba ve oğlun bu güzel hikâyesinin birçok yerinde kendinizden bir iz buluyorsunuz..
Biraz dinlenmek, nefes alıp hislerinizle baş başa kalmak istiyorsanız bu kitabı okumanızı cânıgönülden tavsiye ederim..