E-Dergi

Türklerin sakat tarih yaklaşımına alışmış tarih okuyucularına sıkıcı gelebilir. Halil İnalcık, bir bilim adamının yapması gerekeni yapmış. Hamasi duygulardan, hurafelerden ve söylencelerden uzak bir dille, belgelere dayanarak, gerçek bir tarih çalışması örneği sunmuş bilmeyenlere... Yani bu kitapta; süper kahraman padişahlar, tek başına küffarı darmadağın eden cengaverler arayanlar için hiçbir şey yok.

Tasavvuftan çok anlamam. Şems ve Mevlana ile ilgili olarak en detaylı olarak okuduğum kitap, Elif Şafak'ın Aşk'ı idi. Ondan öncekiler hep yüzeysel, kulaktan dolma!... Elif Şafak'ın kitabında anlatılan Şems'e bayıldım. Fakat bu kitaptaki Şems beni pek çok yönden rahatsız etti. Hadi bunu geçelim! Tasavvuf bilgimin yetersizliğindendir diyelim! Sinan Yağmur'un kitabı, teknik açıdan da çok kötü. Kurgu, karakter analizi, diyaloglar... Nerden tutarsanız tutun elinizde kalıyor. Kapağı ve ismi çok klişe gelmişti. Ama biyografik roman dendiği için almıştım. Şems'le ilgili biraz daha okumak istiyordum. Gel gelelim kitap biyografik değil de otobiyografik bir anlatımla yazılmış. Şems'in anıları tadında... Çok şükür ki kitabı ucuza aldım. Tek tesellim bu...

Buradaki eleştirileri okuduğumda sanki farklı bir roman okumuşum izlenimine kapıldım. Zira okuduğum roman, neresinden bakarsanız bakın oldukça başarısız bir roman. Özellikle tarihi karakterlerin derinliğine hiç mi hiç inilememiş. Yavuz bir roman karakteri olamamış kesinlikle. Bilhassa konuştukları dil çok komik. Aralarında tarihten konuşurken miladi takvim kullanıyorlar mesela... Konuştukları dil günümüzde kullanılan dil ile aynı. Nerdeyse google'den Şah İsmail'i arayacaklar. Tarih nasıl romanlaştırılır sorusunun cevabını Amin Maalouf vermiştir defalarca. Ayrıca İhsan Oktay Anar, Reşat Ekrem Koçu'yu okuyabilirsiniz. Katre-i Matem'i de unutmayalım... Yazarımızın kat etmesi gereken mesafe çok fazla kısacası...