E-Dergi

Tek kelimeyle harikulade bir kitaptı. Epilepsi hastası bir adamın kumar borcunu ödeyebilmek adına üniversitede dersler vermeye başlamasıyla gelişen olaylar zinciri ve bu adamın bir an sonrasını görebildiğini kesşfetmesiyle farklı bir boyut kazanan,Rus devleti tarafından öldürülmek istenen bir kadın ajan ve yine onun peşindeki ABD ajanı tüm bunların yollarının kahramanımızla kesişmesi anlatılmış.

Yıllardır sürüp giden bir çatışma,Cumhuriyetçiler ve muhafazakarlar arasında...Kitapta öncelikle Cumhuriyetin ve dolayısıyla İnkılapların dayandırıldığı akıl ve mantık ideolojisinin köklerine inerek bugüne kadar ki gelişimini ele almış.İdeolojik olarak akılcılık nedir diye sormuş bir anlamda.Ardından Cumhuriyet dönemi yapılan İnkılaplar değerlendirilmiş ve iki tarafında önde gelen isimlerinden(Gerek Necip fazıl gerekse dönemin yaşamış inkılapların yapılmasına ön ayak oluş olanlar) görüşler ve eleştiriler aktarılmış.Ve tüm bu görüş ve sentezler bir havuzda toplanarak sonuç bölümü oluştururmuş.Fakat yine de sorun tam olarak çözülebilmiş değil zaten kitabın ön sözünde de yazar amacının bir çözüm sunmak değil bir değerlendirmeyi sunarak kararı okuyucuya bırakmak olduğunu söylüyor.

Eski Yunan’da, şair Homeros’un yazdığı varsayılan büyük bir destandır. Bir başka Homeros destanı olan Odeysseia ile birlikte, batı edebiyatının en eski örneği ve tüm zamanların en güzel şiirlerinden sayılır.

Bir kıtlık ve yoksulluk ki artık o kadar olur. Bir ince hastalık ki ölümün öteki adı. Onlar üç arkadaştılar; hem ölmekten, hem yaşamaktan korktular. Ve onca karanlığın içinden yaşamın şiirini bulup çıkardılar. Ve nasıl ölürlerse bir kelebek gibi sessiz, birbiri ardına öyle öldüler. Onlar ki üç arkadaştılar. Geldiler, çok az kaldılar, gittiler…”

Günümüzde sıkca kullandığımız deyimlerin nereden geldiğini merak ediyorsanız bu kitap tam size göre.örneğin :eskiden altın paraların ağırlığı iki dirhem bir çekirdek olurmuş, buradan güzel giyinmiş kişiye altın yakıştırması deyim asıl olarak "düzgün, şık giyinen insanlar" için kullanılırmış. (kaynak: iskender pala)