E-Dergi

Gorki' nin kaleme aldığı sürükleyici bir kitap. o günün toplumundaki sorunlara ışık tutan ,her sayfasında duyguların etkili bir şekilde hissedildiği, ailenin kadın ve çocuk kavramlarına yükledikleri olgular , cezalandırmalar insanın canını acıtsa da bu gerçekler hala daha yaşanmakta, yaşanmasına göz yumulmakta malesef.

The Call of the Wild, aslında Vahşi Doğanın çağrısı yada Yabanın Çağrısı' desek daha doğru olacaktır' çünkü ortada bir vahşet söz konusu değildir.zira burada çağrışım yapılan aslında doğanın vahşiliği olacaktır.Beyaz Diş ve bu kitap çok başarılı. o içgüdüler, bir köpeğin atalarından kalan anılarını anımsaması, liderlik macerası nasıl bu kadar iyi gözlemlenip anlatılabilir. şaşkınım doğrusu.

"varsın egemen sınıflar bir komünist devrim korkusuyla titresinler. proleterlerin zincirlerinden başka kaybedecek bir şeyleri yok. kazanacakları bir dünya var. bütün ülkelerin işçileri, birleşin" diyor marks.

özüne ilişkin olmayan şeyler bir yana bırakıldığında, Rousseau, toplum sözleşmesini şu sözlere indirgemiştir: "her birimiz kendi kişiliğimiz, ve gücümüzü, genel iradenin yüce yönetimi altına veriyoruz ve her toplum üyesini somut olarak, bütünün bölünmez bir parçası olarak kabul ediyoruz”

benim üniversitelerim, gorki'nin çocukluğum'la başlayıp ekmeğimi kazanırken'le devam eden ve rus dilinde yazılmış en güzel otobiyografilerden biri olarak kabul edilen üçlemesinin son kitabıdır.Daha önce üç defa okumama rağmen kütüphanem için yeni basımdan tekrar alıyorum.