12 Eylül romanları arasında ülkücü gençliğin mücadelesini hareketin merkezindeki bir ismin kaleminden okuyoruz. Alparslan Türkeş, Muhsin Yazıcıoğlu, Namık Kemal Zeybek gibi isimler birebir tanıklıklar ile anlatılıyor. Bu isimler yanında 12 Eylül sonrasında idam edilen ülkücüler, Anadolu'daki sağ-sol kavgasının yitirilmiş isimlerine de çok dokunaklı sayfalarla yer verilmiş.
Belgesel roman tarzındaki eserin zaafiyeti, yazarın kendi dağınık düşüncelerini ve felsefi aforizmalarını çok sıklıkla aralara serpiştirmesi. Bu durum 587 sayfalık eseri, günümüz okuru için kitabı daha zor okunur hale getiriyor.
Kitabın özgün bir yönü de yazarın ağır bir psikolojik travma sonrası manevi bir şifa bulmak için yaptığı Adıyaman/Menzil yolculuğunu olanca samimiyetiyle anlatması.
Dönem romanı olarak sunduğu verilerle çok değerli bir eser.
Yazar tarihe tanıklığını yerine getirerek Türk milletine büyük bir hizmet yapmıştır.
Mutlaka okunmalı, analiz edilmeli; dersler çıkarılmalı.